Kuantum araştırmalarına göre 4. boyutta vuku bulan olaylar, 4. Boyuttaki maddeler insan düşüncesine göre hareket etmektedir. bu nedenle; kuantumun yani düşünce gücünün hayatımıza etkileriyle alakalı yerli yabancı bir çok olay yaşanmış, deney ve araştırma yapılmış ve kişisel gelişim kitabı yayınlanmıştır.
Ruhun varlığı ile alakalı bugüne kadar birçok makale yayınlanmış, deney ve araştırma yapılmıştır, konunun devamında ispatlayacağımız insan tarafından gerçekleştirilen telepati, durugörü, medyumluk… gibi metafizik hadiselerde ruhun varlığına delildir.
Düşünce gücüyle oluşan metafizik hadiselerden medyumluk ve telepatide laboratuvarda kanıtlanmıştır. Görüntülenen Beyin dalgaları birkaç cm öteye gidebilirken, görülemeyen telepatik iletişimin; fizik kurallarına aykırı olarak; herhangi bir uzaklık sınırı ve aşamayacağı fiziksel bir engel yoktur. insanlarda sayısız deneyle ispatlanan hatta bazı ülkelerde resmi olarak kullanılan telepati, hayvanlarda bile vardır. Birbirinden çok uzakta olan hatta hiçbir fiziksel sinyalin geçememesi için biri denizaltında olan anne tavşan ile yavru tavşanların deneyiyle ispatlanmıştır. Yavru tavşanların öldürülmesi anında annenin beynindeki değişimler kaydedilmiştir. Bu tarz deneyler aynı şekilde insanlarda da yapılmış ve ispatlanmıştır.
Psikoloji alanındaki pek çok araştırma bir muamma olan altıncı hissin varlığını ispatlar niteliktedir. Örneğin iki psikolog ile bir mühendisin sonuçlarını dünyaya açıkladığı bağımsız bir deneyde, gönderici/iletici olan kişi binlerce kilometre uzaklıktaki alıcı konumundaki kişiye duygusal düşünceler göndermiş. Uzmanlar tam bu sırada alıcının parmaklarındaki kan hacminde gözle görülür bir artış gözlemlemişler. Bu da gösteriyor ki; alıcı gönderenin mesajını bilinç dışı seviyede, kendi bilinç alanında hissetmiş ve bedeni uyarıcıya tepki vermiştir.
1920 yılında yayınlanan “Zihni Radyo” adlı kitap 150 telepati deneyini kapsar. konu hakkında Albert Einstein, grubun yaptığı çalışmaları zaman zaman izlemiş ve kitabın önsözünde şöyle demiştir; “Bu kitapta dikkatli ve sade bir biçimde ortaya konulan telepatik deney sonuçları, bir doğa araştırmacısının düşünülebilir olarak kabul ettiği sonuçların çok ötesindedir. Öte yandan Upton Sinclair gibi öylesine dürüst bir gözlemci ve yazarın okurlar dünyasını bilinçli bir şekilde kandırmakta olduğunu düşünemeyiz bile, kendisinin doğruluğu ve güvenilirliği kuşku götürmez.”
medyumlar metafizikçiler hükümetler tarafından da resmi olarak kullanılmıştır;
Aur’a fizik bedeni kaplayan elektromanyetik alana verilen isim, aynı şekilde bir kişinin aura alanının bir başka kişinin beyni üzerinde etkili olabileceği ortaya çıkarıldı. Bu tarz bilime dayalı metafizik gerçekler devletlerin ve hükümetlerin gözünden kaçmadı ve bu bilgileri güç elde etmek için kullandılar;
‘Karanlık Güç’ kitabının yazarı, eski AKUT üyesi Mehmet Hamdi kitabında ülkelerin bu tarz metafizik bilgileri kullanarak yaptıkları parapsikolojik savaşı anlatmaktadır.
Amerika daki İlk Parapsikoloji Kurumu 19 Haziran 1957’de Durham (Kuzey Caroline) kuruldu. Oluşumu Duke Üniversitesi’nin parapsikoloji laboratuvarındaki çalışmalar sırasında Joseph Banks Rhine tarafından önerilmişti. 1957’de Rhine tarafından kurulan Parapsikoloji Kurumu’nun, 1969 Aralık ayında Amerikan Bilim Geliştirme Kurulu’nca kabul edilmesi parapsikolojinin saygınlığını kazanmasında önemli bir adım olarak kabul edilir.
Bugün Birçok ülkede üniversitelerde parapsikoloji bölümlerinde kadrolu olarak çalışılmaktadır. Bu listedeki üniversiteler bu üniversitelerden bazılarıdır.
parapsikoloji çalışmaları, Türkiyede de 1960′lı yılların başında akademik alanda önemli çıkışlar yapmış; doktora, doçentlik tezleri konusu olmuştu.
Parapsikoloji bilimi Telepati Duru görü, Önceden bilme, Telekinezi, Psikometri, Radyestezi, Psikotoğraf, Ön teşhis, Para Medieine, zihinsel vücut kontrolü, Astral Projeksiyon başlıklı psişik, ruhi yetenekleri ve olayları incelemektedir.
Amerika ve eski Sovyetlerde bu sahada yapılan çalışmalara göz attığımızda, parapsikolojinin istihbarat örgütleri tarafından yoğun bir şekilde araştırıldığını görmekteyiz. Mesela, 1970’li yıllarda CIA’ nın bünyesinde hipnoz ve telepati için kullandığı 700 medyum çalışmaktaydı. Ayrıca Amerikalılar Vietnam savaşında da parapsikolojik denemeler yapmışlardı.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeyse 1972’de StanFord araştırma enstitüsünde parapsikoloji alanlarında uygulamaya geçildi. projenin başında Ulusal güvenlik örgütü ve scientology Tarikatı kökenli isimler vardı. Proje doğrultusunda 1970 yılında İsrail asıllı uri geller Amerika ya getirildi. uri geller metal bükme saatleri durdurma veya da bozuk saatleri çalıştırmak gibi yeteneklerini Dünya dışı varlıklarla kurduğu Temas sonrasında geliştirdiğini söylüyordu. 1991 yılında bu proje Stargate adını aldı. başlangıçtan itibaren projede 40 a kadar kişi ve 23 durugörü medyumu yetiştirildi
Şubat 1960’da Bilim ve hayat adlı fransız dergisindeki makale telepatinin askeri hedefleri üzerinde nasıl kullanıldığı hakkındaydı. yazı Amerika’nın medyumların telepati yoluyla Kutup buzulları altında yer alan ilk nükleer denizaltı natilus ile iletişime geçtiklerinden söz ediyordu.
New York City de bulunan ve amerikan medyumik araştırmalar Cemiyetinde ilk durugörü denemeleri yapıldı. Meşhur ıngo swann burada çalışma yapanlardan biridir.
ingo swan “Amerikan Savunma İstihbarat Ajansı” ile birlikte yürütülen ve amacı potansiyel askeri uygulamalar ve psişik olaylarla ilgili iddiaları araştırmak olan “Yıldız Geçidi Projesi” nde yer aldı ve çalışmalarda bulundu
Ruslar, daha 1923 yıllarından itibaren medyumları tutuklamaya başladılar. Amaç, medyumları ajanlık çalışmalarında kullanmaktı. Bu yıllarda medyumlarla ne tür çalışmalar yapıldığını bilemiyoruz. Ancak 1975 yılına geldiğimizde, KGB’nin tekrar parapsikolojik kabiliyetleri olan insanları tutukladığını görüyoruz. KGB ayrıca hipnotize olma gücü yüksek ve cinayet işlemeye müsait kişileri de arıyordu. International Herald Tribune’unun bir haberine göre SSCB’nde yapılan paranormal hadiseleri inceleme ve bu yönde gücünü devam ettirmek için daha 1967’de sarf edilen para 12 milyon rubledir.
Bir örnek vermek gerekirse; 1940 senesinde rusya da telepatist Wolf Messing’in gösteri yaptığı tiyatroya iki polis gelerek Messing’i sorgusuz sualsiz alıp götürdü. messing insanlara olmayan şeyleri varmış gibi gösterip istediğini yaptırtabiliyordu. stalin ateist olmasına rağmen metafizikçi Wolf Messing i 13 yıl yanında tutmuş ve onun özelliklerinden faydalanmıştır.
1970 li yıllarda Rusya’da deneylerde hayvanlarının beyinleri elektromanyetik dalgalarla yüklendi. bir süre sonra bu hayvanlar kalın duvarların arkasında olup bitenleri fark etmeye başladılar ancak hayvan beyni aşırı yüklemeye dayanamadığım için kobaylar kısa sürede ölüyordu.
Rusyada uygulanan Bir başka deneyde psişik beyin dalgalarını nesneler üzerinde yoğunlaştırmaktı. ruhsal enerjinin tılsım veya muskaya yönlendirilmesi bunu Taşıyan kişinin üzerinde olumlu veya olumsuz etkiler yapıyordu. Bildiğimiz manada halk arasında bazı eşyalar uğurlu ya da uğursuz şeklinde kabul edilir. aynı Yöntem kullanılarak medyumlar hediyelik eşyalar ve Rus bebeklerini düşünce gücüyle etkilediler, bu hediyeler bazı kişilere verildi. Sonuçta hediye verilen bu kişilerde sürekli depresyon zihinsel problemler kaydedildi.
Moskova Pupov radyo elektronik ve muharebe çalışmaları enstitüsünden prof. M.Kogan 66-67 yıllarında yaptıkları deneylerde bir araç olmadan insan düşüncesinin çok uzaklara ulaştırılabildiğini söylemişlerdir.
İsrail Haber Alma Teşkilatı Mossad ise, yıllık 5,5 milyon Amerikan doları gibi bir meblağı metafizik faaliyetlerde harcadığını resmen kendi internet sitesinde belirtmiştir.
Avrupadan birkaç örnek vermek gerekirse; 1925 yılında Çek askeri makamları, ordu içinde kullanılmak üzere “Durugörü, Hipnotizma, Manyetizma” adlı bir kitap bastı. Amaç askerleri bu konuda bilgilendirmek ve kabiliyeti olanlarını keşfetmekti. II. Dünya Savaşı sırasında bazı askerler hipnotize edilerek astral seyahat yoluyla düşman mevzileri ve sayıları hakkında oldukça doğru bilgiler alındı. Bu yolla bazı kayıp askerlerin cesetleri de bulundu. Çekoslovakya’da bu tür çalışmaların gelişmiş olmasının sebebi ise bu ülkede Orta Çağ’dan gelen çok yaygın bir büyü geleneğinin olması idi.
Pek çok batı Ülkesi’nde Duru görü medyumları polisle işbirliği içinde çalışıyorlar. Polis Teşkilatının medyumların fizik boyut ötesine görme yeteneğinden Yardım alması bir gizlilik ya da sır kapsamı içinde değil hatta bu konuda yapılan tv belgesellerinde medyumun nasıl çalıştığı özellikle Cinayet vakalarının hangi yöntemlerle çözdükleri ayrıntılarıyla belirtiliyor Ve tabii ki söz konusu medyumların polis ile çalışabilmesi için son derece güvenilir ve %100 doğru bilgi veren kişiler olması şart. ülkemizde de kayıp eşya ya da insanları bulan, Yerini tarif eden fizik ötesini görme yeteneğine sahip medyumlar var. Biz bu tarz insanları Hoca olarak tanımlıyoruz.
kuantum mekanizması ile vuku bulan metafizik hadiselerden biri de hipnotizmadır. Hipnotizma da birçok bilim adamı özellikle doktor tarafından kullanılmış ve Hipnotizma ile ruh/bilinç bir şekilde etkilenerek bilinen hayata ters olaylar yaşanmıştır.
bilinen ilk olarak 1842 de bir ingiliz hekim hastanın bacağını kesmeden önce onu hipnotize etti ve hasta bacağı kesilirken hiç acı çekmedi. manchester da çalışan iskoç doktor james braid 1841 yılında hastaların hayal gücünün kamçılanması ile iyileştiklerini eserinde belirtmiş ve hipnotizma terimini ilk o kullanmıştır. Bu aşamadan sonra Neurohypnology adında yeni bir tıp dalı oluşturmuştur. daha sonra john elliotson ve Fransız cerrah j.c. anthelme recaimer hipnotizma ile ağrısız ameliyatlar yapmışlardır.
eskilerin din adamları kendi ruhlarını odaklayarak bir nevi kendi kendilerini hipnotize ederek yanmadan ateşte yürüyebiliyordu.
Ruh gücü ile gerçekleştirilen metafizik hadiselerden biri de 3. Göz olayıdır; samoa da körlerin derileri vasıtasıyla gördüğü haber yapılmıştı. Bilim insanları buna gülüp geçtikten bir süre sonra new york world –paris yayınında: “yalnızca arkada göze sahip değilsiniz aslında vücudunuzun her yanı bu gözlerle çevrili ve doğru eğitimle bunların tümü kullanılabilir . bu sonuca konu hakkında bir kitap yazmış olan Jules romain in deneylerine burada tanıklık eden birçok bilim insanı tarafından varılmıştır… Romain bir takım insanları gönüllü olarak deneye tabi tutmuş. İlk deney yeterli sonuç vermemiş olsa da 2. Testler bazı deneklerin 3 saatlik bir konsantrasyonun ardından gözleri bağlıyken oyun kartlarını okuyabilme yeteneği kazandıklarını gösteriyor. Söylendiğine göre deneğin yeteneği her testte daha da artıyor.
Rüyalarda metafizik alemin varlığına delildir. bilindiği gibi rüyalar metafizik alemin uzmanlarınca 3 e ayrılır. bilinçaltından gelen, şeytandan gelen ve Rahmani yaratıcıdan gelen rüyalar… bilinçaltından gelen rüyalarda metafizik hadise olsa dahi şeytani ve rahmani rüyalarda insanların garip şekilde bilinçli mesajlar almaları daha büyük bir metafizik hadisedir. Rüyasında şeytanla konuşup emirler alan psişikler olduğu gibi, rüyasında yaratıcıdan normal dünyada elde edemeyeceği ilhamlar alan birçok insanda mevcuttur.
Bestelerinin bir kısmını rüyalarında gören kompozitörler: Beethowen Mozart, Schumann, Sain-Seans’dir. Eserlerinin devamını rüyalarında görerek tamamlayan yazarlar arasında Dante, Geothe, J.Nasefield, Cocteu, Charlotte Bronte, Adgar Allen Poe, Baudelarie, William. Blake, William. Conper, Heinrich, Heine, Shelley, Tolstoy…’dur.
Rüyasında gördüğü deneyi uygulayarak Sinirlerin çalışmalarında kimyevi maddelerin önemini ispat ettiği için Nobel ödülünü alan Otto Loewi; rüyasında gördüğü kuyruğunu ağzına almış yılan sayesinde “benzen” in halka şeklindeki formülünü keşfeden Kimyacı fredrich kekule; rüyasında gezegenleri çeşitli şekillerde görerek modern atom teorisini oluşturan Neils Bohr; rüyasında geçen fizyolojik ameliye ile şeker hastalığının durumunu aydınlatarak insülini bulan Kanadalı doktor fredrick Banting; Rüyasındaki muhafızların mızrakları sayesinde yıllardır bulamadığı dikiş makinesinin iğnesini keşfeden Elias Howe rüya görerek başarıya ulaşan bilim adamlarından bazılarıdır.
Bazı Rüyaların yaratıcıdan gelen bir mesaj olduğu kuranda da anlatılmaktadır. Kurandaki fetih suresinin son ayetlerinde Allah, gelecekte olacak bir olayı hz. Muhammed peygambere rüyasında bildirmiştir.
Fetih suresi- 27- Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi.
Sıradışı gerçeklerden oluşan büyük resmi “Dünyanın Kara Kutusu” Belgesel serisinden izleyebilirsiniz;