Sürünmemek ve Başarılı Olmak için Hacamat Ol

Selam bıkmadan usanmadan gerçeğin peşinde koşan ve bana sürekli gerçekleri ispat et diyen arkadaşlar. 

Bu yazıda; Mutluluk, sağlık, huzur , başarı ve aklımıza gelen birçok güzel şeyi elde etmemizi sağlayacak çok pratik ve çok önemli bir yöntemi anlatacağım. Ve bu konu ile ilgili bilimsel gerçekleri japonya’dan Avrupa’ya göstereceğim ve bu gerçekler sonucu Edirne den Kars`a kadar olan bilgilerle yetinen cahillere tokat gibi deliller sunmuş olacağız. 

Bir sürü yazı ve bilimsel İngilizce makale göstereceğimi sanarak korkmayın. sadece bu yazıların özetini ve araştırmaların sonuçlarını çok kısa bir şekilde size herkesin anlayacağı şekilde anlatacağım ve bu linkleri nerede bulacağınızı gösterip hacamat hakkında bilimsel bir araştırma yok ki; hacamat kocakarı işi diyenlere kapak yapacağım. 

Öncelikle bu makalenin yazılma sebebi hacamatın bir sünnet olması ve sadece bir sünnetin ne kadar doğru olduğunu ispatlamak değil.  daha çok günümüzde modern tıp sektörü ve para için onun köleliğini yapan doktorların elinde hastalıklarına çare bulamayan ve sürünüp duran insanlara gerçekleri gösterip bu insanların ucuz ve basit yollu sağlıklı olmasını; yaşarken zinde ve mutlu olmasını; belli bir yaşa geldikten sonra hastane köşelerinde ve belli hastalıklarla sürünmemesini sağlamaktır. 

 Günümüzden sadece 100 yıl önce dünyadaki bütün tıbbi ilaçların bitkisel ilaçlara dayandığını; yani bütün dünyada tedavilerin bitkilerden elde edilen ilaçlarla yapıldığını, fakat petrolden kimyasal ilaç ürettiğini iddia eden rockefeller tarafından bu sistemin bozulduğunu; tüm dünyadaki bitkisel ilaç sisteminin  bilinçli olarak yok edildiğini; insanlara unutturulduğunu; modern tıp sektörünün bu şekilde oluştuğunu; bunun böyle olmasının en büyük sebebinin para olduğunu; günümüzdeki kimyasal ilaçların etken maddesinin bilinçli şekilde insanları iyileştirmeyecek düzeyde olduğunu; çünkü asıl amacın hastalığı iyileştirmek değil iyileştiriyormuş gibi yapıp para kazanmak olduğunu; bu sebeple günümüzdeki hemen hemen hiçbir hastalığın neredeyse ilaçlarla tedavi edilmediğini; tedavi ediliyormuş gibi görünen hastalıkların da aslında halı altına süpürüldüğünü; bu modern sistemi kuran ve yöneten doktorların ve bilim adamlarının da para için geleneksel ve gerçek bitkisel şifa yöntemlerini karaladıklarını anlatmak için başka daha uzun bir makaleye ihtiyacımız olacak. 

Michael Phelps de daha iyi yüzebilmek için Islak Kupa (hacamat) tedavisi olmuş. 

Gene aynı şekilde masonların elinde bulunan gıda sektörünün bütün ürünlerde kullandığı kimyasal katkı maddelerinin  insan vücudunda birikmesi ve organları tahriş etmesi yüzünden günümüzde birçok önemli hastalığın çıktığını; bu hastalıkların bu ürünleri yiyince bir anda değil kırklı yaşlardan sonra başlayıp tıp sektörünün vasıtasıyla hiç geçmediğini; bu kimyasal katkı maddelerinin en zararlı ve en yaygın olanlarının neredeyse bütün paketli gıdalarda bulunan; GDO’lu mısır’dan yapılmış glikoz şurubu, gdo’lu soya, GDO’lu Mısır nişastası, süt tozu ve monosodyum glutamat denilen Çin tuzu olduğunu; hatta bunların aynı zamanda hem bağımlılık yapıp hem de cinsel bozukluklara da sebebiyet verdiğini; o sebeple cinsel bozuklukların günümüzde çok daha arttığını anlatmak için de gene daha uzun bir makaleye ihtiyacımız olacak.

Fakat bu özet bilgilerden ekranda gördüğünüz bu doktorların neden hacamatı karalamaya çalıştığını anlamışsınızdır.  şimdi hacamatın kısa bir tarihine değinelim ve günümüzde gerçeği arayanlar tarafından kıymetinin yeniden anlaşılıp nasıl yaygınlaştığına bakalım.

Kökeninin ne kadar eski olduğu ve ilk olarak hangi ülkede kullanıldığı tespit edilemeyen hacamat, şaşırtıcı şekilde neredeyse bütün dünyada antik dönemlerden beri vardır ve aynı şekilde yapılmaktadır. Buradan bir çıkarım yapmak gerekirse “dünyanın kara kutusu” belgesel serimizi izleyenler dünyanın her yerinde antik dönemden beri benzer şekilde var olan iyi şeylerin genelde yaratıcıdan geldiğini kötü şeylerin ise kafir cinlerden geldiğine dair bir çok örnek gösterdiğimizi bilirler. 

Hacamat Çin tıbbında yaygın şekilde kullanılmaktadır. Hacamatı dünya sevgisiyle yanıp tutuşan firavunlar bile kullanmıştır. Araplarda da hacamat İslam’dan önce vardı. Yani hacamat İslam ile gelmiş bir şey değildi. fakat ona rağmen peygamberimiz hacamatı çokça övmüş kendisi de sık sık yaptırmış ve yoğun şekilde tavsiye etmiştir.

Hacamatın antik dönemden beri bu kadar yaygın olmasının bir sebebi de basit şekilde birçok önemli hastalığı geçirdiği gibi büyük hastalıkları da önlemesidir. hacamatın mantığı vücutta birikmiş toksik, zehirli, zararlı maddelerin derinin vakumlanarak çekilmesi ve vücuttan atılmasıdır. bu sayede organlara ve vücuda zarar veren maddeler atılmış, vücudumuz zarar görmekten korunmuş kan dolaşımı rahatlamış olur.

Burada karıştırılan. Hacamatta çıkan kanın normal kan zannedilmesi ve kan vermekle aynı şey olduğunun zannedilmesidir. halbuki hacamat kesinlikle damarda akan kanla aynı değildir. deri altında birikmiş toksik maddelerdir ve zaten ilk bakışta bile hacamattan çıkan şeyin normal kan olmadığı jöle kıvamında olduğu anlaşılmaktadır. 

Hacamatta çıkan kan değildir, karbondioksitli kan hiç değildir. Sadece çıkan toksik (birikmiş zararlı) maddeler kanla beraber çıkmaktadır.

Zaten birçok bilimsel araştırma da günümüzde bu gerçeği ortaya çıkarmış, bu gerçek hakkında son noktayı koymuştur. Şu an ekranda hacamatla çıkan kan ile normal kan arasındaki farkın laboratuvar sonuçlarını görüyorsunuz. bilimsel araştırmaların analizinden her seferinde anlaşılıyor ki hacamat ile çıkan şey kan değil toksik maddelerdir ve bunların içinde gayet zararlı maddeler bulunmaktadır.

Hacamat ve normal kanın farkını ortaya koyan bilimsel makaleler (bu makalelerin özetini üstteki videodan izleyebilirsiniz) 

https://ppj.phypha.ir/article-1-500-en.html> https://www.researchgate.net/publication/309266842_Is_it_possible_to_remove_heavy_metals_from_the_body_by_wet_cupping_therapy_Al-hijamah >

https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2005290118300748 >

https://brieflands.com/articles/jssc-12654 >

https://www.researchgate.net/figure/Comparison-of-hematological-parameters-in-cupping-hajama-and-venous-blood-samples_tbl1_304347006 >

https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2225411018300191

Özetle; Hacamat ve kan bağışı arasındaki fark kanın kendisidir; kan bağışı damarlardan taze kanı alırken, Hacamat derinin altındaki septik kanı temizler.

kan bağışı, taze kan çıkarılarak tedavi edilen hastalıklarda faydalıdır ve bu rahatsızlıklar çok azdır. Ancak birçok hastalığın temel nedeni olan septik kan, yalnızca Hacamat ile boşaltılır. İbn Al Kayyam şöyle yazdı: “Hacamat, septik kanı damarları delmekten daha verimli bir şekilde çıkarır”. Şaşırtıcı bir gerçek hacamat kanının bağışlanamamasıdır. Hacamat birçok açıdan kan bağışından üstündür ; kan bağışı ve Hacamat’ın gözlem yoluyla karşılaştırılmasında fark zaten çok açıktır.

Gerçekkaynak.com adlı sitemizden bu bilimsel araştırma linklerini görebilir ve okuyabilirsiniz. hepsinde de göreceğiniz üzere hacamatla çıkan maddelerin damarda ki kandan çok farklı olduğu ispatlanmıştır.

Gene açıklamada vereceğimiz sitemizin linkinde, hacamatın hangi hastalıkları iyi geldiğini, hastalar üzerinde yapılan hacamat deneylerini bu konudaki bilimsel araştırma linklerinin özetlerini görebilirsiniz.

 

Bu sebeple birçok hacamatçıya göre hacamat olmak tıpkı tuvalete gitmek gibi bir ihtiyaçtır. çünkü hacamat zaman içerisinde vücudumuzda biriken ve atılması elzem olan maddeleri atmaya yarar. 

Bu faydaları her zamanki gibi bizden daha önde görüp keşfeden batılılar arasında da bu tedavi yöntemi çok çabuk günümüzde de yayılmış ve birçok ünlü tarafından da kullanılmıştır.

Hacamat batıda “wet cupping” yani ıslak kupa tedavisi diye geçiyor. googla yazıp aratabilirsiniz. Bir de sade “cupping” yöntemi var. Bu da Sadece kupa ile deriyi çektirmek ve toksik maddeleri vücuttan bir nebze olsun arındırıp deriye doğru çekmek demek oluyor. 

Japonlar hacamatı çok uzun süredir çok daha profesyonel şekilde yapıyorlar. Resimlerde ve Japon sitelerinde hacamatın ne kadar profesyonel şekilde yapıldığını ve eğitimlerinin verildiğini görüyorsunuz. Japonlar bu tedavinin ne kadar faydalı olduğunun farkındalar ve Japonya’da kimse hacamata itiraz etmiyor. Bunu japonyada çocuklara çok küçük yaşta hacamat yaptırılmasından anlıyoruz. Bu sayede çocuklar küçük yaşta bu çok önemli tedaviyi öğreniyor ve hayatında bir alışkanlık olarak bu yöntemi uygulamaya devam ediyorlar.

Bu bilgilerden sonra para odaklı çalışan tıp sektörünün bilinçli veya bilinçsiz savunuculuğunu yapan bazı doktorların hacamata attıkları iftiraların komikliği daha çok göze çarpıyor. 

Bu doktorlardan kimisi hacamatla çıkan kanın karbondioksitli kan, yani kalbe geri dönüp tekrar temizlenen kan olduğunu söyleyecek; kimisi de hiçbir bilimsel araştırmanın hacamatın faydalı olduğunu ispatlamadığını söyleyecek; kimisi hacamatın zararlı olduğunu bile iddia edecek kadar gözleri bağlanmıştır. hatta bu cahillerden bir tanesi hacamatın peygamberimiz tarafından tavsiye edilmesini bile eleştirmiştir ve özetle demiştir ki; “Hacamat sünnet olabilir ama eskidendi, o zaman tıp gelişmemiş idi, o yüzden böyle dandik yöntemler ile tedavi oluyorlardı. O zaman en iyi yöntem hacamat idi, ama şimdi öyle değil çünkü tıp sektörü var. Hz. Muhammed bugün yaşasa hacamat olmaz hastanelere giderdi. Yani Hz. Muhammed o zaman deveye biniyordu ama şimdi yaşasa arabaya binerdi…” vs. Ama bilgi fakiri doktorumuz bilmiyorki peygamber efendimizin “deveye ne olursa olsun binin” ya da “deve bineceğiniz her şeyden daha faydalıdır” diye bir sözü yoktur.  ama hacamat hakkında böyle bir çok sözü vardır:

Hadisi Şerif No 3983 – Ebu Keşbe el-Enmâri radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve: “Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez!” buyururdu.”

Resulallah ( S.A.V ) buyurdular ki: “Miraç gecesi hangi melek topluluğuna rastladıysam bana, “Ey Muhammed, kan aldırmaya devam et, ümmetine de bunu emret” dediler. ‘’ buyurmuştur. ( Tirmizi , İbni Mace,  Ahmed bin Hanbel)

“İlaçların en hayırlısı, hacamat, müshil ve sülüktür.” (Kenzu’l-Ummal, h.no: 28167-Beyhakî’den naklen)

Peygamberimiz (S.A.V), “Üç şeyde şifa vardır, bal şerbeti içmekte, kan aldırmakta ve dağlama yaptırmakta. Fakat ben dağlama yaptırmayı sevmem.” (8) buyurmuşlardır.

Hz. Peygamber (S.A.V) bizzat kendisi Ebû Taybe adında bir Haccâm’a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccâma ücretini ödemiş ve şöyle buyurmuştur: “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır.” (Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3).

Hz. Peygamber (S.A.V) ihramlı iken hacamat yaptırmıştır. (Buhârî, Savm, 22; Müslim, Hac 87, 88; Ebû Dâvûd Menâsik 35). 

Aynı şekilde Hz. Peygamber (S.A.V) oruçlu iken de hacamat yaptırmıştır. (Buhârî, Tıb II; Ebû Davûd, Siyâm 29).

“Sizin başınıza bir hastalık geldiğinde hemen hacamat olun” (Hadis-i şerif)

“Kafa hacamatı 70 derde devadır” (Taberani)

Nâfi der ki; Ibn Ömer (r.a) şöyle dedi: Ben, Resulullah (s.a.s)`den şu buyruğu işittim: “Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve hıfzetme (ezberleme) gücünü arttırır. Hâfız olanın da hıfzetmek kabıliyetini kuvvetlendirir. Artık kim hacamat olmak isterse Allah`ın ismini anarak perşembe günü hacamat olsun ” (Ibn Mâce, Kitâbu`t-Tıb, 22).

Bu konuyla ilgili olarak Semüre b. Cündüb (r.a) demiştir ki: Ben, Peygamber Aleyhisselam’ın yanında idim. Bir hacamatçı çağırdı ve kendisinden kan alınmasını istedi. Hacamatçı da boynuzlar ve neşterler çıkardı ve kan alınacak yeri neşterin sivri ucuyla deldi. Bunun üzerine kan, yanındaki bir kaba (şişeye) dökülmeye başladı. Bu sırada Feraze oğullarından bir kimse geldi de:Ya Resülallah! Bu nedir? Niçin vücudunu bununla kestiriyorsun? diye sordu. Peygamber Aleyhisselam da: ”Bu kan aldırmaktır”buyurdu . Adamcağız bu defa: Kan aldırmak nedir? Diye tekrar sordu. Peygamber Aleyhisselam:”Kan aldırmak, insanların tedavi oldukları şekillerin en iyilerinden (en şifalılarından) dir” buyurdu.

 

Velhasıl kelam bu gibi gerçeği örten doktorlar çok olabilir. ama böyle demelerinin en büyük sebeplerinden biri bu insanların hayatlarında hiç hacamat olmamış olmalarıdır. eğer önyargılarını yenip olsalardı faydasını görür ve anlarlardı.

Bende şahsen hacamat olduğumdan yıldan beri ki her yıl oluyorum; 1- hafiflediğimi hissediyorum. bu hafiflik kilo vermek olarak anlaşılmasın. Üzerinizdeki yorgunluk yapan ağırlıktan bahsediyorum. sırtınızdaki ve kafanızdaki sizi hantallaştıran ağırlıktan kurtuluyorsunuz. 

  1. kolay kolay hasta olmuyorum,  olursam da ayakta atlatıyorum
  2. insanlar genç göründüğümü söylüyor.

Şahsen uzun yıllardır gıda terörü ile ilgili araştırma yapmaktayım. Ve yediğimiz gıdalarda o kadar çok zararlı madde var ki bunları vücuttan atmak ve zararlarından kurtulmak en az yılda 1 kez hacamat ile mümkündür.

Bildiğiniz gibi yediğimiz içtiğimiz maddelerin yanı sıra solunum yoluyla bile günümüzde birçok serbest radikal denilen zararlı maddeler vücudumuza girmekte ve birikmektedir. 

Zaten bu zararlı katkı maddeleri yüzünden bilim adamlarınca normalde 200 yıl yaşaması gereken insanoğlu, 90 yıl bile anca yaşamaktadır. (Eskiden de yetersiz beslenmeden insanlar erken ölüyordu orası ayrı mevzu.)

Nitekim Peygamber Efendimiz sürekli hacamat olurdu ve vefat ederken 53 yaşında saçında birkaç tane beyaz kıl bile yoktu. yani neredeyse yaşlanmamıştı.

ve zaten Efendimizin “tıbbı nebevi” denilen hadisleri hasta olmadan önce hasta olmamak için yapılan tedavilerdir. yani tıpta önleyici hekimlik olarak geçer.

 

hacamatın hasta olmadan önce hastalığı engellediği gibi, bir çok hastalık durumunda da hastalığı çok hızlı geçirdiğine dair bir çok hadisi şerif ve hasta beyanları da var.  

Hacamat bölgeleri

Hacamat bölgeleri

Tavsiyelerim şudur ki kafadan hacamat olmak daha önemli çünkü her şeyin başı adı üstünde başımız. Ve Efendimizde başından hacamat olanlar için başka tedaviye ihtiyaçları yoktur diyor. Baştan hacamat olurken dikkat etmeniz gereken şey kafanızın önünden alnınızdan ya da ensenizden hacamat olmayın bunu yapan merdiven altıcılardan uzak durun. Kafanızın arkasında bıngıldak kısmınızın sağı solu ve ortasından olmak üzere 3 noktadan hacamat yaparlar, doğrusu budur.

sırttan da genelde en az 5 kupa kadar atarlar. sırttan yapıldığı müddetçe bir zararı yok. Hacamat yapılan bölgeleri resimde görebilirsiniz. 

bu arada hacamatın bir acısı yok. kalem ucu batıyor gibi hissedersiniz. çıkan şey kan olmadığı için baş dönmesi ya da kan düşmesi de genelde olmaz. Ben şahsen hastanelerde kolumdan test için çok az kan alındığında bile başı dönen bir insanım ama kafamdan ve sırttan  aynı anda hacamat olmama rağmen hiçbir baş dönmesi ve halsizlik bugüne kadar hissetmedim. 

en önemlisi de çekilen kan, zehirli toksik kan olduğu için hacamatı bir ihtiyaç olarak görün. yani kendinize ekstra bir fayda sağlıyor düşüncesiyle değil, bir ihtiyaç düşüncesi ile hacamat yaptırın. 

 

Alzheimer ve hacamat

Hacamatın vücudumuzun neresine yapılırsa yapılsın iyileştirdiğini belirten bir çok makale ve bunu yaşayan bir çok insan var. Bunlarla birlikte en önemli faydası zihinsel hastalıkları engellemesidir. beynimize faydalarını biraz önce hadisi şeriflerde de okumuşsunuzdur.

Alzheimer hakkında hacamatın faydası olduğu ile ilgili bilim adamlarınca bir araştırma muhtemelen henüz yapılmadı ya da ben bulamadım. zaten bu makalede gördüğünüz hacamat hakkında yapılan bilimsel araştırmalar son zamanlarda yapılmış yani daha yeni yazılmış bilimsel makalelerdir. Çünkü bugüne kadar hacamatı görmezden gelen tıp sektörü petrolden ilaç yapma konuları ile meşguldü.  yani zaten hacamat hakkında bugüne kadar bilimsel bir araştırma olmaması günümüz paraya odaklı kimyasal tıp sektörünün hatası.

 Ama kendi araştırmalarım sonucu yaptığım önemli bir çıkarımı belirtmek istiyorum.

Bilim adamlarına göre Alzheimer vücutta yıllar içinde biriken amiloidler yüzünden olmaktadır.

Amiloid: Amiloid plaklar, Alzheimer hastalarının beyinlerinde biriken anormal protein yığınlarıdır ve zihinsel işlevleri kesintiye uğratır.

Tau: Tau, Alzheimer hastalarında, beyindeki sinir hücrelerinin ölümüne neden olan bir proteindir. 

Bilimsel araştırmalardan özetle hacamat vücutta biriken zararlı maddeleri atmaya yarıyorsa o zaman kafadaki biriken yada beklenirse amloide dönüşecek olan toksinleride vücuttan atmaya yani alzheimer olmamaya yarıyor. 

Peygamber efendimizin kafadan yapılan hacamatın Zihni kuvvetlendirdiğini söylemesini;  hacamat olan birçok insanın zihinsel olarak iyi hissettiğini belirtmesini ve hacamatçıların hepsinin hacamatın zihinsel hastalıkları engellediğine inanmasını bu şekilde açıklayabiliriz.

Yalanları ve yalancıları perişan edeceğimiz başka bir makalede tekrar görüşmek üzere; gerçeklerle kalın, sağlıklı ve mutlu kalın arkadaşlar.

 

HACAMAT BİLİMSEL MAKALE

Metabolik hipotez, kupa çekmenin artan kas aktivitesini azalttığını ve bunun da ağrının azalmasına neden olduğunu varsayar. 18

Hacamat aynı zamanda zararlı maddeleri cilt mikro dolaşımından ve interstisyel bölmeden uzaklaştırır 24

Ayrıca, kan kaybının, ağrı semptomlarını iyileştiren kalan kanın kalitesini arttırdığı düşünülmektedir. 28

Bazı araştırmacılar, toksinlerin birikmesinin hastalık gelişiminin ana nedeni olduğuna inanmaktadır.

Michalsen ve ark. (2009), kupa tedavisinin Karpal Tünel Sendromunun ağrı ve diğer semptomlarını hafifletmede etkili olabileceği sonucuna varmıştır. 49 Kupa tedavisinin de baş ağrısı ve migrende etkili olduğu bulunmuştur. 11

 

Karpal tünel sendromunu tedavi etmek için median sinirle segmental olarak ilişkili omuz üçgeninin tanımlanmış bölgelerinin veya alanlarının kupa tedavisi Avrupa halk hekimliğinde uygulanmaktadır ve çeşitli çalışmalarla desteklenmektedir. 49

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6435947/

Modern Tıbbın Babası olarak kabul edilen ve Johns Hopkins Hastanesi’nin kurucularından olan Dr. William Osler, 1900’lü yılların başında bronkopnömoni ve akut miyelit için hacamat tedavisini önerdi. 1 Osler, W.  The Principles and Practice of Medicine. 11th rev. ed. New York, NY: Appleton; 1931;112 , 981.

 

Veriler, kupa tedavisinin plasebo olmaktan uzak olduğunu açıkça göstermektedir, ancak etki mekanizmasını tam olarak anlamak için daha fazla araştırma yapılmalıdır.

https://www.nccaom.org/science-of-cupping/

 

***Hastalara rasgele ıslak kupa tedavisi ve akupunktur uygulandı. Cevap verenlerin oranında akupunktur ile karşılaştırıldığında ıslak kupa uygulamasının olumlu etkisini gösterdiler. Daha sonra Park [ 24]hemiplejik omuz ağrısı olan hastalarda ıslak kupa uygulamasının etkilerini test etti. Toplam 58 hasta, biri ıslak kupa tedavisi artı egzersiz tedavisi, diğeri akupunktur artı egzersiz tedavisi alan olmak üzere rastgele iki gruba ayrıldı. Tedaviden sonra, kontrol gruplarıyla karşılaştırıldığında, vizüel analog skalada (VAS) ağrı yoğunluğunun ve ağrı sıklığının kupa grubunda önemli ölçüde azaldığını bulmuşlardır.

Bir deneme, ıslak kupa uygulamasının beş tedaviden sonra afazi üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösterdi [ 25 ]

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3814075/

Bir hacamat savunucusu olan Dr.cemaleddin ekmekçioğlu Sayfasında şöyle diyor;

“Bilindiği üzere;hücreden dışarı atılan atıklar lenfatik kapillerler tarafından alınarak mikrosirkülasyona aktarılırlar. Yani lenf sıvısı dediğimiz sıvı aslında , büyük ölçüde bedenin dışına atılması gereken toksinleri içinde barındırır.

Bu sistem normalde çok düzenli olarak işler. Aşırı toksin birikiminde önce kapiller bileşkede sonra da interstisyel ortamda ve bağ dokusunda staz oluşur. Bu durum vasohumoral disregülasyondur.

İşte hacamat uygulamasını yaptığımız dermisin orta-üst bölgesi ,tam olarak bu sorunlu bölgedir.Böylece atıklarla dolu lenf sıvısını ve periferik kanı drene etmekteyiz.”

Günümüz tıbbının temelini oluşturan klasik tıp ilminde de zaten hacamatın bilimsel faydaları olduğu hakimdi;

*Klâsik tıp ilminde hemen her hastalığın kandan kaynaklandığı kanaati hâkim olduğu için tedavi sırasında akla hemen kan almak geliyor ve ilk önce bu yola başvuruluyordu. Bu yöntemin özellikle 17. yüzyılda çok yaygın uygulandığı, bu yüzden yetkililerce her hekimin kan alma usulünü bilmesinin şart koşulduğu görülmektedir. Zamanla bu tür düşüncelerin yerini tecrübeye ve bilimselliğe bırakmasıyla hastalardan kan alma gerçek mânâda bir tedavi metodu hâline gelmiştir. (İbn Ebû Usaybia, Uyûnü’l-enbâ, s. 6.)

Geleneksel klasik tıp kitaplarında hangi bölgeden veya damardan kan almanın ne gibi hastalıklara iyi geleceğine dair ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Hattâ bu iş için uygun olan mevsimler, günler ve saatler verilmekte, eğer âcil bir durum söz konusu değilse ilkbahar ve sonbaharda hacamat yaptırmak tavsiye edilmektedir.

http://www.biyofonksiyoneltip.com/hacamatin-tarihcesi/

https://www.ensonhaber.com/saglik/abdli-futbol-yildizi-hacamat-ile-tedavi-oluyor

 

İmza: Sancaktar Tekkılıç
FHÖ Prodüksiyon
Youtube/ Gerçeğe Çağrı

Gerçeklerle yüzleşmeyi hiç denedin mi? Peki büyük resmi görmeyi hiç arzuladın mı?

 Belki karşılaşmak istersin;

Scroll to Top