İlaç firmalarının kontrolünde yaşamını ve varlığını sürdüren ve kendilerini bilim adamı olarak tanıtarak toplumu yönlendiren bir grup;
Eksik veya bilinçli olarak yanlış bilgilerle ilaç firmalarının ekmeğine yağ sürmeye devam etmektedir.
Bana komplo teorisyeni demeden önce çevrenizdeki dünyanın ve yöneticilerinin komplolar içinde yüzdüğüne bir bakın. Bunları bilmek için günümüzde kitap okumaya bile gerek kalmıyor.
Sadece günümüz kimyasal ilaç sektörünün henüz 100 yıl önce Rockefeller ın petrolü işlemesinden sonra oluştuğunu, ondan önce tüm dünyada insanların bitkilerle ilaç ihtiyaçlarını karşıladıklarını, daha sonra Rockefeller ın bitkisel ilaç olayını nasıl komplolarla bitirip kimyasal ilaç sektörünü dünyaya hakim kıldığını bilseniz ve bu konuyu araştırsanız yeter. Doğal olarak bu sektörden beslenen tıp sektörü ve doktorlarda bu gerçeği dillendiremiyor ve kimyasal ilaçlardan kopamıyor.
Gibi yuvarlak cümlelerle yıllardan beri aynı konu araştırılmasına rağmen belirsiz çıkarımlardan başka bir şey söylemezler. Yıllar sürse bile gene söyleyemeyecekler çünkü yanlış bakış açısıyla yanlış yoldan olaya giriyorlar. Bana; “Sen bilim adamı mısın kardeşim neyi nerden biliyorsun” diyebilirsiniz haklı olarak.
Soyumuzdan Ailemizden birinin yaşadığı travma bizi de etkiliyormuş !!
Savaş gazilerinin çocuklarını incelemişler psikolojileri farklı çıkmış !!
Soyunda savaş görmemiş biri var mıdır acaba dünyada. Ya da soyunda psikolojik rahatsızlık ve büyük üzüntüler yaşamış insan olmayan mı var? O halde bugün herkesin psikolojisinin bozuk olması gerekirdi.
İnsanların çoğu kendi çıkarı için yalanlar söyler doktorlarında çoğunun böyle olmasına şaşırmamalı.
Bu yalancılar ordusuyla savaşıp onları bozguna uğratan çok büyük duayen bir kaç bilim adamı da var. Ve iyi ki varlar yoksa yol göstericimiz olan şeytanların bize aşıladığı umutsuzluk ve karanlık materyalist felsefe hem bizi hem toplumumuzu gayyalara sürükleyecek cinsten.
BRUCE LİPTON – adını büyük harflerle yazıyorum çünkü tek başına yalancılarla mücadele eden bilim adamlarından biri.
İNANCIN BİYOLOJİSİ adlı kitabın yazarı; kitabında özetle genlerin bizi değil, bizim genlerimizi değiştirdiğimizi bilimsel temelleriyle anlatıp yazıyor. Diğer bilim adamları ise gördükleri genlerin insanların o anki durumunu oluşturduğunu zannetmekte. Aslında iki farklı türde bilim adamı da doğruyu söylüyor. Sadece sebep ve sonucun yerlerini karıştırıyorlar.
Dinimiz İslam bu konuya nasıl bakıyor diye soracak olursak şöyle bir iki çıkarım yapabiliriz;
“Ne yaptılarsa o gün elleri söyler…”
El çizgilerimizin kendi yaşantımız ve düşüncelerimizle şekillendiği bilinmektedir. Hatta yüz şeklimizinde. Bu açıdan Kuran da yaptıkların düşündüklerin seni değiştirir demekte.
Onun gibi duayen olmuş diğer iki yazarında son dönemlerde çıkardığı bir kitap daha da ileriye giderek; genlerimizi kendi düşüncelerimizle öyle değiştiririz ki kalıtsal fizyolojik hastalıkları bile yok ederiz düşüncesini ispat etmekte. Kitabın adı: SÜPER GENLER
kitabın linkinden diğer doktorların sonradan onlara katıldığını okuyabilirsiniz;
https://www.dr.com.tr/Kitap/Super-Genler/Egitim-Basvuru/Kisisel-Gelisim/urunno=0001822082001
PEKİ PSİKOLOJİK HASTALIKLAR NEDEN OLUYOR? VE ÇÖZÜMÜ NE?
Bu konu ve psikolojik hastalıkların kesin çözümü hakkında hazırladığımız yazıyı okuyunuz ve unutmayın ki blogda anlatılanlar sayısız insan üzerinde denenmiş ve doğruluğu kanıtlanmış bilgilerdir. Mutlu ve umutlu kalın;
İmza: Sancaktar Tekkılıç
FHÖ Prodüksiyon
Youtube/ Gerçeğe Çağrı
Gerçeklerle yüzleşmeyi hiç denedin mi? Peki büyük resmi görmeyi hiç arzuladın mı?
Belki karşılaşmak istersin;