Bir önceki bölümde bahsettiğimiz yılanımsı drakoların yanında griler denilen sıradan uzaylılar bulunmaktadır; uzaylı gören bütün görgü şahitleri uzaylıların grimsi renkli, kısa boylu iri kafalı, ince uzun kolları olan varlıklar olduklarını söylüyor. İşte İslam kültüründeki bir kısım cin tasvirleri de bu gri uzaylılarla aynı özelliktedir.

şimdi gelelim geçmişten bugüne kadarki islam kültüründeki cin tasvirlerine; 

Muhammed İsa Davud, “Müslüman Cinle Sohbetler” adlı kitabında Müslüman cinne cinlerin şekil ve biçimleri nasıldır sorusuna Müslüman cinin yanıtı şöyledir: “Allah’ın bizi yarattığı şekil ve keyfiyet, küçük ihtilaf ve ayrıntılar hariç insanlarla benzerlik arz etmektedir. Sizin baş ve gövde dengenize nazaran bizim başımız biraz büyükçedir. Gözlerimiz, sizin gözleriniz gibi enli olmayıp göz kavisi biraz uzuncadır. Bazı cinlerin gözleri öne doğru çıkık olmasına rağmen bazılarının gözü de sizin Çin Japonlarınızın çekik gözlerine yakınlık arzetmektedir. Normalde cinlerin gözü, ceylan gözü gibi büyük ve geniş olur. Fakat biraz uzunluk arzeder. Tıpkı beşerin değişik renklerde gözleri bulunduğu gibi, cinlerin de gözleri farklı farklıdır. Bazılarınınki kırmızı, bazılarınınki siyah, bazılarınınki mavi, bazılarınınki bal rengidir. Gözbebeklerimiz, sizinkiler gibi tam yuvarlak olmayıp elips şekline yakınlık arz eder. Kulaklarımız, at ve kedi kulaklarına benzemektedir. Kulaklarımız, kıllarla kaplıdır. Bu yüzden cinlerin Müslüman olanları bir şekle girmek istediklerinde kedi, at ve aslan şekillerini tercih ederler. Burnumuza gelince, tıpkı insanların burnu gibi yüzümüzün ortasında yer almaktadır. Şu var ki normalde sizin burunlarınız gibi uzunca olmayıp bazı Filipinli erkek ve kadınların burunları gibi değirmi, yani yuvarlaktır. Müslüman cinler, Hz. Muhammed (sav) ın sünnetine tabii olarak sakal bırakırlar. Diğer cinler, sakal bırakmayan cinleri gördükleri zaman yüzlerine bakıp “harap olmuş bir yüz” derler. Biz cinlerin saçları oldukça sıktır. Bazı erkek cinlerin saçı çok seyrektir. Hanım cinlerin saçları oldukça uzundur. Saçların uzunluğu cinlerde güzellik nişanesi olup büyük kıymet arzeder. Hatta bazı hanım cinlerin saçı yerlere sürünerek ardınca onu takip eder. Ellerimiz, siz insanların elleri gibidir. Ancak eller, tırnak ve kol uzunluğu bakımından farklılık arzeder. Sizin kol uzunluğunuzun vücudunuza nispeti, bizim kol uzunluğumuzun vücudumuza nispeti ile aynı değildir. Bizim kollarımız daha uzundur. Ayaklarımız ise ön kısmı gayet geniş olup ayak parmakları kıllıdır. Bizim kemik dokumuz ce iskeletimiz, cismimize ve et dokumuza göre daha ziyadedir. Fakat kemik dokumuz olmasına rağmen cinler, hayal edemeyeceğiniz kadar rahat ve yumuşak hareket edebilme özelliğine sahiptir. Her cinin iki boynuzu vardır. Fakat bu boynuzlar, tıpkı cinin küçük, narin ve şeffaf cismi gibi çok küçüktür. İnsanların resimlerde çizdiği gibi asla uzun değildir. İblis’in boynuzları, kendi hacmine uygun olarak epeyce büyüktür. O, ilk insandan günümüze kadar gelebilmiştir. Fakat biz cinlerin cisimleri zayıftır. Tıpkı sizin cisimleriniz gibi bizim de vücudumuz asırların geçmesiyle zayıflıyor. Birçoğumuz, genellikle esmer ciltlidir. Çünkü bizim cildimiz incedir. Bazı cinler ise beyaz ya da kırmızı tenlidir.” [4][4] Muhammed İsa Davud, “Müslüman Cinle Sohbetler”, Demir Yayınevi, İstanbul 2000, s.43, 45-51.

Abdullah bin Mesud: Hz. Muhammed(s.a.v.)in ashabından bir adam, cinnilerden bir adamla karşılaşmış ve onunla güreşmiş.. Derken insan, cinniyi yere atıp yenmiş. O zaman insan, cinniye şöyle demiş: “Doğrusu ben seni gerçekten zayıf ve çelimsiz görüyorum. küçücük kolların sanki köpeğin küçücük kolları gibi! Siz bütün cinniler mi böylesiniz, yoksa onların arasından sen mi böylesin?”Cinni şöyle cevap vermiş: “Hayır vallahi (bütün cinniler böyle değil)! Doğrusu ben onların arasında gerçekten güçlü kuvvetliyim. (Darimi, C.6, Hno: 3384, s.435-436)

Gene bir hadiste cinlerin insana benzer bir surette oldukları bildirilmektedir:

Hadis imamları bize, İbni Mes’ud’dan (ra) naklediyorlar ki: “Batn-ı Nahl denilen yerde, cinlerin hidayete erdikleri gece, cinleri gördüm. Sudan Kabilesinden Zut denilen uzun boylu insanlara benziyordular.”( Müsned (tahkik: Ahmed Şâkir), 6:165, no. 4353; Süyûtî, el-Hasâisü’l-Kübrâ, 1:343, 2:361.)

Scroll to Top