
Alttaki yazının görsel delillerini üstteki videoda görebilirsiniz.
Ad kavmi (Akad imparatorluğu) Nasıl Yok Oldu?
Kurandaki Ad kavminin tarihten bildiğimiz Akad imparatorluğu olduğuna dair bir delilde hem Ad kavminin hem de Akad imparatorluğunun büyük bir kuraklık fırtınası ile yok olmasıdır.
Biraz önce hem ad kavminin hem de akadların tüm dünyayı işgal etmeye çalışarak kötülük sistemi kurmaya çalıştıklarını anlattık. Eğer dünyada yapılan kötülük yapılan iyiliklerden fazla ise bilimsel olarak azap ve felaketlerde dünyaya yaklaşır. Aynı durum bölgesel olarak ta geçerlidir. Bir bölgede kötü insanların artması o bölgeye negatif enerjileri çekecek ve helake sürükleyecektir. çünkü hatırlarsanız kuantum alemindeki maddelerin düşünce gücü ile hareket ettiğini önceki bölümlerimizde göstermiştik. işte kötü düşünce dalgalarının yoğunlaştığı bölgeye kuantum fiziğine göre negatif enerji dalgalarıda yoğunlaşacaktır. bu gerçeği bugün bize bilimde söylemektedir. Yaratıcının bu kanunu enfal süresinde anlatılmıştır. Bugün dünyada genel olarak ağır felaketler yaşanmamasının nedeni insanların çoğunluğun ehli kitap olması ve çoğu insanın en azından sürekli ve ağır günahlar işlemiyor olmasındandır. Eskiden ise bazı kavimlerin Allah tarafından helak edilmesinin sebebi şeytana taparak sistematik kötülük işlemeleri ve bu ideolojiyi de yaymaya çalışmalarındandır.
İşte aynı şekilde şeytanlara tapan ve katliamlarla dünyayı ele geçirmeye çalışan akad imparatorluğunun kötülük saltanatına yaratıcı tarafından son verilmek istenmişti.
Tarihçilerin beyanına göre akad İmparatorluğun ekmek sepeti, yağmurla beslenen tarım sistemiydi. Yani yağmur onlar için en önemli şeydi. İşte kuran da anlatıldığına göre bir gün ad kavmi bekledikleri ve yağmur getirdiğini zannettikleri bir bulut gördüler. fakat bu bulut yağmur değil onları yok edecek bir kasırga getiriyordu.
Ahkaf Suresi, 24. ayet: Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur” dediler. Hud: “ Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azap vardır. 25. Rabbinin emriyle herşeyi yerle bir eder. Böylece meskenlerinden başka, hiçbir şey(leri) görünemez duruma düştüler. İşte Biz, suçlu- günahkar bir kavmi böyle cezalandırırız.
Hakka Suresi, 6. ayet: Ad (halkın)a gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir kasırga ile helak edildiler. 7.(Allah) O kasırgayı, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün.
Kamer 19-Biz onların (Ad kavminin) üstüne o pek talihsiz günde, her şeyi söküp atan bir kasırga gönderdik. (suat yıldırım) bu ayeti bazıları dondurucu kasırga diye çevirmiş, bazıları ise sert bir rüzgar diye çevirmiş. Ayetlerin genelinde bu kasırganın uzun süre devam ettiği ve çölleşmeye sebep olduğu yazmaktadır. Öyle ki içi boş hurma kütüğüne çevirmiştir. Kamer 19- Biz, o uğursuzluğu (ve korkunçluğu) sürekli olan bir günde, üzerlerine ’kulakları patlatan (felaket taşıyan) bir kasırga’ yolladık. (Abdullah-Ahmet Akgül Meali) kamer 19- Biz onların üstüne, uğursuzluğu sürekli bir günde gürültülü ve dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Diyanet İşleri Meali (Yeni) kamer 20- Öyle ki insanları, kökü sökülmüş, içi boş hurma kütükleri gibi fırlatıp atıyordu. (suat yıldırım)
Bugün bilim adamlarıda akad imparatorluğunun iklim değişikliği ve kuraklık yüzünden yok olduğu sonucuna ulaşmışlardır.
İngilteredeki Oxford üniversitesindeki araştırmacılar, ilk birleşik Sümer devleti olan Akad İmparatorluğunun, tahminen 4200 yıl önce kentleri susuz bırakan kuraklık ve kum fırtınalarından dolayı birdenbire dağılarak yok olduğunu ortaya çıkardı.
Araştırmacılara göre; Yaklaşık 4.200 yıl önce, Mezopotamya’nın ilk imparatorluğu Akad İmparatorluğunun düşüşü, zamanın diğer iki büyük medeniyeti Mısır ve İndus Vadisi’ndeki büyük dönüşümlerle aynı döneme denk geldi. İran’da dikitler üzerine yapılan bir araştırma, her üçünden de yaygın bir iklim olayının sorumlu olabileceğini ileri sürüyordu.
Kral Sargon’un Mezopotamya’daki Sümer kentlerini birleştirerek kurduğu güçlü bir memur mekanizmasıyla idare edilen Akad İmparatorluğu, zamanının en güçlü ‘süper devletlerinden’ biri kabul edilse de, tarihçilere göre kurulmasından yalnızca 200 yıl sonra dağıldı, başkenti olan Akkad kentiyse geriye iz bırakmadan yok oldu.
Bu dağılmanın nedenleri uzun zaman boyunca tarihçilerin arasında tartışmalara konu oldu. Araştırmacıların bir kısmı, Mezopotamya’daki eski düzen yanlılarının merkezi yönetimden memnun olmayıp Sargon ve soyundan gelenlere karşı savaş açtıklarını düşünürken, diğer bir kısımsa bu güçlü devletin düşmesini göçebe Gutilerin istilalarına bağlıyordu.
Kısa bir süre önceyse bazı tarihçiler, iklim bilimcileri ve jeologlar, Sümer uygarlığının geçirdiği felaketin insan elinden değil, iklim şartlarından kaynaklandığını dile getirmeye başladı. Zira o bölgenin komşusu olan Suriye’de yapılan kazılar, milattan önce yaklaşık 2.200 yıllarında Ortadoğu’da fiilen tüm büyük kentleri yok eden güçlü bir kuraklık dalgasının başlamış olduğu yönünde güçlü ipuçları verdi.
İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden Stacy Carolin ve ekip arkadaşlarının ABD Ulusal Bilimler Akademisi’nin çıkardığı PNAS dergisinde yayınladıkları makalede, konuyu şöyle anlattılar.
“O zamanlar, sadece Sümerleri değil, eski Hint ve Mısır medeniyetlerini de eş zamanlı olarak yok eden bir iklim felaketinin meydana geldiğinden uzun süredir şüpheleniyorduk. Ancak Kızıldeniz’in sahilinde ve Umman Körfezi’nde bulduğumuz bazı çelişkili kalıntıların dışında bununla ilgili elimizde başka kanıt yoktu.”
Carolin ve ekibi, İran’ın kuzeyindeki Demavend kentinin yakınlarında yer alan bir mağarada son 5.000 yıl içinde oluşan sarkıtları inceleyerek, imparatorluğun yok oluşuna gerçekten de kuraklığın yol açtığı konusunda doğrudan kanıtlara rastladı. Sarkıtların bileşimindeki değişme, dağlara düşen tozun artmasının bir sonucu olarak görünüyor. bu da batıya doğru daha kurak koşulların bir sonucu olabilir.
Bitişik bölgelerdeki eşzamanlı çöküş, ani iklim değişikliğinin etkisinin kapsamlı olduğunu gösteriyor.
Gutian dönemi veya ne kadar sürdüğü hakkında çok az şey biliniyor. Çivi yazılı kaynaklar, Gutilerin yönetiminin tarımı, yazılı kayıtları veya kamu güvenliğini korumak için çok az endişe gösterdiğini ileri sürüyor; rivayete göre tüm çiftlik hayvanlarını Mezopotamya’da özgürce dolaşmak için serbest bıraktılar ve kısa süre sonra kıtlık ve hızla artan tahıl fiyatlarına neden oldular .
*günümüzden 4200 yıl önce yani yaklaşık mö 2200 lü yıllarda dünyanın bir çok noktasında ani bir kuraklık yaşandığının delilleri bulunmuştur.
*bilim adamları büyük kuraklığın italyaya kadar ulaştığını mağara sarkıtlarında izler bulunduğunu söylüyor. tüm dünyada benzer şekilde bulunan antik yapılarda akadların italyaya kadar ulaştığını göstermektedir.
PNAS’ta 2012 yılında yapılan bir çalışmaya göre modern arkeologlar, iklim değişikliğinin ve nehirlerin seyri ve hacmindeki değişikliğin – İndus halkının büyük ölçüde bağımlı olduğu – muhtemelen medeniyetin çöküşünde en büyük rolü oynadığını öne sürdüler. Bu iklim değişikliği, 4.2k Olayı olarak bilinen, daha kuru ve daha zorlu koşullarda ve önemli bir kuraklıkta ortaya çıktı. Bu olay, bazı bilim insanlarının önerdiği hala tartışmalı bir konu ve Akad İmparatorluğu ve diğer Mezopotamya şehirleri gibi birkaç erken uygarlığın yok oluşuna yol açtığı düşünülüyor.
Bu iklim değişikliği, 4.2k Olayı olarak bilinmektedir. işin ilginç olan yanı ise öyle büyük bir doğal felaket gerçekleşmiştir ki akad imparatorluğunun başkenti akad şehri bu felakette tarihçilere göre ya yok olmuş ya da akadlılara ait olduğuna dair tüm izler silinerek bugün tam yeri tespit edilememektedir.
Bugün, bilim adamları Akad döneminden hem Sümerce hem de Akadca yazılmış yaklaşık 7.000 metin belgelediler. Fakat sayısız girişimlere rağmen akad imparatorluğunun başkenti olan Akad şehri henüz bulunamadı. Yani ortada neredeyse dünyayı ele geçirmiş bir imparatorluk vardı fakat neredeyse arkalarında bir iz bırakmadan yok olmuşlardı. Önceki Erken Hanedanlık döneminden kaynaklandığı düşünülen eser toplulukları ile Akad olduğu düşünülen eserler arasında net bir ayrım olmaması, arkeolojik alanların kesin tarihlendirilmesini engellemektedir.
Tarihçiler akad imparatorluğunun varlığını bir çok yerdeki eserlerinden ve yazıtlarından bilmesine ve bu imparatorluk tarih kitaplarından varolmasına rağmen akad imparatorluğunun başkenti ve diğer şehirleri belkide çöle gömülü oldukları için tam yerleri tespit edilememiştir.
İşte bunun sebebi bilim adamlarının belirttiği gibi helak olur derecesinde bir kuraklıktı. Bu Normal bir kuraklık değildi. Çünkü normal bir kuraklık olsaydı bu insanlar susuzluktan ölmeyi ve yok olmayı beklemez ve bir yere göç ederlerdi. Fakat başkentleri de dahil bütünüyle arkalarından iz bırakmadan yok oldular. Demek bu çok ani ve helak edercesinde bir kuraklıktı.
-gene akadların ani şekilde yok olduğunun bir delili de akadların teknolojilerinin ve dillerininde aniden yok olmuş olmasıdır.
çünkü gördüğünüz üzere antik teknoloji bir dönem tüm dünyada yaygın iken daha sonra yok olmuş ve başka kimse tarafından kullanılamamıştır. böylesine yaygın bir teknolojinin yok olması ancak bunları yapanların ani ve toplu şekilde yok olması ile açıklanabilir.
gene aynı şekilde dilleri de başka bir dile evrilmemiş bugün yok olmuştur. Sümerce tabletler toprak altında yakın bir yüzyılda keşfedilene kadar kimsenin sümerlerden ve sümercenin varlığından haberi bile yoktu.
tarihçilere göre akadca-sümerce-asurca-urartuca gibi birbirine yakın dönemde yaşamış aynı
dil ailesine sahip bu diller günümüz dilleri ile belirgin bir genetik ilişkisi bulunmayan bir dil ailesine mensuptur.
-gene akad ve sümerlerin tamamen yok olduğunun bir delili de bugün akad veya sümer soyundan olabilecek bir ırk olmamasıdır. Akad ve sümerler öylesine yok olmuştu ki soyları tamamen kurumuştu.
-zaten petra ve madain salih yapılarını bu sıcağın altında yapmak intihar olurdu. bu yapılar ancak büyük kuraklıktan önce buralar verimli ve yaşamaya elverişli topraklar iken inşa edilebilmiştir ve yaşanacak haldedir. Aksi taktirde bu atmosferde ve iklimde hem buraya bu yapıları yapmak kat be kat daha zordur hem de zaten burada yaşamak mantıksızdır.
Tüm bu bilimsel veriler ve tarihi olaylar kuran ı kerimi tekrar doğrulamıştır.
Kuranda anlatıldığına göre ad kavminin en güzel şehri irem şehridir. Ve hiçbir şehirde bulunmayan özellikte ve güzellikte sütunlarla kaplıdır. Bu konuda araştırmalar yapan ve 1922 de kumların atlantisi adlı bir kitap yazan Ranulph Fiennes, ubar veya irem diye anılan kayıp şehrin peşine düşmüş ve kumlara gömülü bir bölge ile karşılaşmıştır. Daha sonra bölgeyi araştıran bilim adamları bu şehrin yok olmasını ve kumlara gömülmesinin nedenini göktaşı çarpmasına bağlamıştır.
bugün Araplara göre Ad kavmine ait olduğu ve helak edildiği zannedilen bu ubar şehrinde de bir zamanlar sütunlar bulunmaktaydı. bu bölge aynı zamanda çöllerle kaplıdır ve o bölgede kumun üstünde sabit duran bir cisim yavaş yavaş toprağa gömülmektedir. Bu yüzden insanlar o bölgede yerleşim yeri kurmayı bırakın gelip bir süre kalmaya bile çekinmektedirler.
Bu bölge de başkent akad olabilir. Ve kuraklık fırtınası ile yok olduktan sonra veya önce buraya göktaşı düşmüş olabilir.
*Ranulph Fiennes tarafından 1992 yılında yayınlanan Kumların Atlantis – Kayıp Şehri Ubar’ın Arayışı adlı kitapta arabistanın ortasında kumlara gömülmüş antik medeniyet anlatılır Lawrence tarafından türetilen İngilizce adının yanı sıra, şehir genellikle Ubar , Wabar veya Iram olarak da adlandırılır. Thomas ayrıca, “Önceki yolculuklarımda bu Atlantis’in adını diğer Araplardan duymuştum, ancak hiçbiri bana yaklaşık bir yer bile söyleyemedi” diye yazdı. Büyük bir kaşif olarak ününü mühürlemek için endişelenen Philby, kayıp Wabar şehrini aramaya gitti, ancak harabeler bulmak yerine, kumlara yarı gömülü soyu tükenmiş bir yanardağ veya muhtemelen bir göktaşı kalıntıları olarak tanımladığı şeyi keşfetti. etki . Modern araştırmalar, kumlardaki çöküntünün nedeninin eski bir çarpma olayı olduğunu doğruladı. [17] Jeolog H. Stewart Edgell , “Son altı bin yıldır Boş Mahallenin sürekli bir kumul çölü olduğunu ve hiçbir şehrin inşa edilemeyeceği düşmanca bir ortam sunduğunu” gözlemledi. Nicholas Clapp , Shisr kazı alanında kule kalıntılarının bulunmasının, buranın Kuran’da anlatılan “yüksek sütunlu” Ad şehri Ubar’ın yeri olduğu teorisini desteklediğini iddia etti. Clapp’ın ekibi Ubar için bir dizi olası yeri ziyaret ettikten sonra, kendilerini Shisr’deki çökmekte olan harabeye geri çekilmiş buldular. Kalenin daha önceki kaşifler tarafından birkaç yüz yıldan daha eski olmadığı yazılmasına rağmen, Clapp’ın ekibi kalenin 1500’lerde çok daha eski bir yerin kalıntıları üzerine yeniden inşa edildiğini düşünmeye başladı. wabar sahasında göktaşı düştüğü tespit edildi (300 yıllıkmış sil): 1966’da kumların yer değiştirdiği ve büyük demir bloğun tekrar göründüğüne dair raporlar geldi. National Geographic gazetecisi Thomas J. Abercrombie siteyi ziyaret etti ve büyük göktaşını buldu: “Söylenti gerçek oldu; Arabistan’da şimdiye kadar bulunan en büyük demir göktaşı ayaklarımızın dibindeydi… çapı ve merkezde iki fit kalınlığında. Biraz hızlı bir geometri, ağırlığını neredeyse iki buçuk tona getiriyor.” [7] Daha sonra Ekim 1966’da, Aramco çalışanı James Mandaville tarafından yönetilen bir grup, ağır kaldırma ekipmanlarıyla sahayı ziyaret etti. İki büyük keşfedilmemiş göktaşı buldular. ve burada kendisi ve daha küçük bir göktaşı Dhahran’a götürüldü. Mandaville, 1966 ziyaretinden sonra siteyi iki kez ziyaret etti. 1982’deki son ziyaretinde, çöl rüzgarlarının ve bunun sonucunda kumul sisteminin hareketinin bölgeyi kapladığını kaydetti:
Sancaktar Tekkılıç
FHÖ Prodüksiyon
Youtube/ Gerçeğe Çağrı