9-DÜNYADA ADALET HAKKINDA
Birçok insandan duyarız neden insanlar eşit değil, Allah neden insanlara eşit şekilde nimet vermedi? Bu (haşa) Onun adaletine yakışır mı? Yabancıların “Tanrı bizi unuttu” gibi lafları. Peki soruyorum size; eşitlik iki farklı insan için bir elmayı iki eş parçaya bölmek midir? Yani bu kadar basit midir bu olay?
1) Herkes eşit gelire, aynı şeylere sahip olsaydı dünyanın dengesi bozulurdu
Bir gün Hz. Musa fakir insanları görüp acır ve Allah (c.c.)’a yalvarır. Bu insanların hepsini eşit gelirli yap Allah’ım der. Sonra herkes eşit gelire sahip olur. Herkes ne fazla zengin ne de aç kalacak kadar fakirdir. Ve bir gün Hz. Musa’nın çatısı yıkılır, tamir ettirecek adam arar. Fakat tamirciler hiç o işe yanaşmaz. Ey Musa! Bizim şu an paraya ihtiyacımız yok, durumumuz iyi derler. Dünyanın dengesi bozulmuştur. Çünkü insanlar çalışsalar da çalışmasalar da kazançları aynı olacaksa ve bir şeylere ihtiyaçları da yoksa çalışmak istemezler. Dünyada herkes çalışsın ya da çalışmasın eşit olsaydı eşit mal varlığına sahip olsaydı kimsenin açlık gibi bir derdi olmasaydı kimse para kazanma derdine düşmez, çatımız yıkılsa kendimiz tamir ederdik, bir ayakkabıya elbiseye ihtiyacımız varsa kendimiz yapardık. Toplumdaki iş bölümü ortadan kalkar, herkes her işini kendisi görmek zorunda kalır ve hepimiz çok zor duruma düşerdik. Allah’ın rahmetinden durum böyle değil, yani Allah işlerimizi kolay yapalım diye herkese farklı miktarda mal varlığı ve mesleki yetenek vermiş ki bu sayede insanlar para kazanabilmek için yetenekleri olan mesleği yapsınlar ve birbirlerinin işini görsünler. Para kaygısıyla insanlar kendilerine uygun kabiliyetlerinin olduğu işleri yaparlar. Kiminin doktorluğa, kiminin tamirciliğe, kiminin polisliğe fıtratı uygundur ve o işi seçer.
Bugün sahip olduğumuz bütün rahatlıklar, bütün teknoloji, elde ettiğimiz bütün bilgi, yaşadığımız bütün eğlenceler insanların para ve rızık kazanmak amacıyla yaptığı işler sayesinde var olagelmiştir. Böylelikle toplumda iş paylaşımı ve düzen sağlanmış olur.
Zuhruf-32 –Senin Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Halbuki bu dünya hayatında onların maişetlerini aralarında taksim eden, bir kısmının diğer kısmını çalıştırması için, kiminin derecesini kimine üstün kılan Biziz. Senin Rabbinin rahmeti ise, onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.
Sura-12 – Göklerin ve yerin hazinelerinin anahtarları O’nun yanındadır. Dilediğinin nasibini bollaştırır, dilediği kimsenin nasibini daraltır. Çünkü O, her şeyi bildiği gibi her duruma en uygun olanı da bilir. 27 –Eğer Allah kullarına rızık ve imkânları bol bol yaysaydı, onlar dünyada azarlardı. Lâkin O, bu imkânları dilediği bir ölçüye göre indirir. Çünkü O kullarından haberdar olup onların bütün yaptıklarını ve yapacaklarını görmektedir.
Toplumun bütün fertlerini üretimde olduğu gibi tüketimde de eşit hale getirme hayali peşinde koşulduğu, 2. dünya savaşı sonrası Avrupa’sında dini inkâr eden J.P. Sartre şöyle demiştir: “Refah, herkese şamil olunca, işte o zaman insanlığın trajedisi, yani sonu başlayacaktır” (H. Rousseau, Les Religions, s. 9-10.)
Sosyalistler, komünistler herkesin eşit mala, imkana sahip olmasını savundular, kimse fakir ya da zengin olmasın herkes aynı olsun dediler. Çalış ya da çalışma herkes eşit şekilde maaş alır. Sonrada kalitesiz iş, kalitesiz üretim, kimse para kaygısı olmadığından iş yapmıyor, yapsa bile düzgün yapmıyor. Ülke bu duruma gelince de insanlar mecburen bu sistemi terk ediyorlar. Zamanında komünizmi benimseyen çoğu ülke bugün bu sistemi terk etmiş durumda. Çin bile komünist olmasına rağmen serbest piyasa modeline geçti, sanayinin devletin tekelinde olması sistemi kalktı. Yani sonuç olarak adaletsizlik gibi görünen rızık paylaşımı aslında adalettir ve rahmettir.
Rum-41 –Allah’ın buyruklarını umursamayan şu insanların kendi tercihleri ile yaptıkları işler yüzünden karada ve denizde (bütün dünyada) bozukluk ortaya çıktı, nizam bozuldu.Doğru yola ve isabetli tutuma dönme fırsatı vermek için,Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır.
Bir diğeri; insanın fıtratında rekabet duygusu vardır, insanlar farklı olmak için çalışır, eşitliğin olması farklılığı yok eder o yüzden kimsenin fark oluşturamayacağı bir ortam olsaydı insanlarda bir çalışma ve gelişmede olmazdı. Netice itibariyle bu durum tüm insanlar için rahmettir. Fakat bu demek değildir ki fakir insanlar ne hali varsa görsün çalışsın kazansınlar. İslam’da, çalışamayacak durumda olanlara veya çalışıpta ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kazanamayanlara maddi yardım sistemi “zekat” vardır. Zekat ile muhtaç insanların sorunları giderilir, bu insanlarda düşünülmüş mutlu edilmiş topluma kazandırılmış olur.
Tövbe-60 – Zekâtlar sadece fakirlere, düşkünlere, zekât toplayan görevlilere, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlara, esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyenlere, borçlulara, Allah yoluna ve bir de muhtaç kalmış yolcu ve gariplere mahsustur. Allah tarafından kesin olarak böyle farz buyuruldu. Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Not: Kapitalizmi savunduğum, komünizmi kötülediğim anlaşılmasın, insan fıtratı ve toplumlarının ihtiyacı olan bu dengedir, yani ne kapitalistler gibi “paran varsa yaşarsın” demek doğrudur ne de komünistler kadar “para pul gereksizdir” demek. Kapitalist düzenin rızkı sağlaması komünist düzeninde yardımlaşma düzenini sağlaması (yani İslami düzen) aynı toplumda pek tabi yaşanabilir, uygun olanda budur.
2)Her eşitlik, adalet değildir
Eşit olmayanlara yapılan eşitlik en büyük eşitsizliktir. Çalışanın karşılığını alması adalete daha uygun değil midir? Çok çalışan adamla az çalışan adam aynı maaşı alırsa bu adaletsizlik olmaz mı? Buradan bakarsak dünyadaki eşitsizlik adalete daha uygundur. Herkes çalıştığı kadar kazanır, kimi çok çalışır onun çok kazanmak hakkıdır, kimi de imkanı varken çalışmaz tembellik eder onunda (kendi ve toplumun menfaati için) aç kalmak hakkıdır. Çalışanın hakkını alması gene bizim için hem güzel bir şeydir hem de imtihandır.
Not: İslam da eşitlik yoktur, adalet vardır. Örneğin ‘kadın ve erkek eşit değil eştirler, birbirlerinin yerine geçemez birbirlerini tamamlarlar. İslam’da kadın ve erkeğe farklı yaptırımlar uygulanması adalete daha uygun olduğu içindir. ’
Bakara-282-…Böyle yapmak, Allah katında daha âdil,…
3)Farklılıkta imtihan ve hayır vardır
Hz. Adem Allah (c.c.)’ın yanında kıyamete kadar yaşayacak insanların suretlerini görür ve der ki: Allah’ım bu insanları suret olarak eşit güzellikte yarat. Biri güzel biri çirkin olmasın. Allah (c.c.) bunu reddeder; “sen benim bildiğimi bilemezsin bunda imtihan ve hayır vardır” der.
Herkesin her konuda eşit olduğu bir dünya düşünün. Tamam herkes işini de yapıyor ve düzen, sistem, toplumsal hayat işliyor. Böyle bir dünya ne kadar tekdüze, ne kadar boş ve sakin olurdu hayal etmişsinizdir. Kimse zor bir durumla karşılaşmazdı, kimse riske girmez bir girişimde bulunmaz, hayat tatsız tuzsuz yaşanır gider, hayatın bir anlamı olmaz herkes boş boş dolanırdı. Yani anlatmak istediğim; farklılıkta imtihan ve hareketlilik vardır, insanlarda amaç unsuru farklılıklarla oluşur. Eğer ortalıkta yardıma muhtaç insanlar olmasaydı biz kime yardım edebilirdik ve yardımsever biri haline gelebilirdik. İyilik yapacak kimse olmasaydı iyi ile kötü nasıl belli olabilirdi, iyi insanlar nasıl ortaya çıkar, iyilik yapmadan nasıl ruhunu doyurup olgunlaştırabilirdi? İnsanlar eşitsizlik yüzünden sıkıntılar, zorluklar çekmeseydi, nasıl sabır kahramanı olacak (kişisel gelişimlerini tamamlayacak-kendilerini gerçekleştirecek-içindeki gücü açığa çıkaracak-insan olmanın hakkını verecek) ve Allah katında derece ile mükafat elde edebileceklerdi? Toplumdaki eşitsizlik olmasaydı insanlar nasıl sabredip zorluklara dayanıklı, güçlü hale gelecekti? Gene insanlar eşitsizlik yüzünden sıkıntıya dara düşmeseydi, rahatlığın bolluğun kıymetini nasıl anlayacaklardı? Sonuç; insanların ilişkilerinin yani imtihanın oluşmasındaki itici güç farklılıklardır.
İnsanlar mal mülk, para pul ile imtihan olurlar. Mal mülk, servet sahibi olmak insanların nefislerinin hoşuna giden şeylerdendir. Mal mülk ile gene çeşitli kötülükler ve iyilikler işlenebilir. Zengin ve fakir, güçlü ile güçsüz olmasaydı insanlar birbirleriyle imtihan olamazdı. Netice itibariyle dünyadaki eşitsizlik elmasla kömürü ayıran faktörlerden biridir.
İsra-21 – Bak nasıl dünyada onların kimini kimine üstün kıldık! Elbette âhirette erişilecek daha büyük mertebeler, kazanılacak daha yüksek faziletler vardır. 30 – Şu kesin ki Rabbin dilediği kimsenin nasîbini bollaştırır, dilediğinin nasîbini daraltır. Çünkü Rabbin kullarının her halini bilip görmektedir.
Furkan-20 – …Böylece sizi birbirinizle imtihan ediyoruz: bakalım buna sabredecek misiniz, sabredemeyecek misiniz? Rabbin zaten her şeyi görmektedir.
4)Dünyadaki eşitsizlikler dezavantaj değildir, Allah katında avantajdır
1. Hayattaki adaletsizlikler bizim öbür dünyayı kazanmamızda dezavantaj değildir avantajdır, imtihandır. (bakınız; insanın yaratılış farklılığı ahiretinde dezavantaj oluşturur mu? konusu)
Nasıl mı?1.Allah imkanımıza göre değil niyetlerimize göre sevap vermektedir. Örneğin; zengin olmayıpta şu kadar malım olsaydı şu kadar iyilik yapardım diyen bir adam o iyiliği yapmadan sırf düşündüğü için yapmış gibi sevap kazanır.
Hadis-i şerif: “Ameller ancak niyetlere göredir”
2. Dünyada ufak bir acı bir zorluk çeken kimseye Allah ahirette büyük rahatlıklar mükafatlar vermektedir. Bu da demek oluyor ki, dünyada imkansızlıklar zorluklar içinde yaşayan insanlar bu 60 yıllık dünya hayatında kısa bir zahmet çektikten sonra sabreder tevekkül ederlerse ebedi hayatlarında o zahmetlerinin karşılığını kat kat mükafat şeklinde alacaklardır. Tabi Allah’a şirk koşmadıkları (Allah ın hakkını gasp etmedikleri), ve insanların hakkına girmedikleri müddetçe.
3.Allah’ın adaleti karşısında herkes eşittir. Ahirette sorgu sual esnasında insanların dünyadaki statülerine imkanlarına zenginliklerine bakılmaz herkese eşit muamele yapılır. Hatta zengin insanların durumu ahrette daha zordur, çünkü onlara; mallarını ne yönde kullanıp harcadıkları, israf yapıp yapmadıkları, zekat verdiler mi fakirlerin hakkını gözettiler mi sualleri sorulacaktır. O zaman netice olarak, dünyadaki bu adaletsizlik eşitsizlik gibi görünen durum rahmettir imtihandır.
Enfal Suresi- 28- Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.)
Dünya nimetleri bakımından zengin veya yoksul olma, Allah’ın kulunu sevip sevmediğinin ölçüsü değildir. Zira herkes bilir ki Allah’ın nice makbul kulları yoksulluk çekerken, nice azgın kimseler nimetler içinde yüzmektedirler. Çünkü hem inançsızların tek nasibi bu dünya hayatıdır hem de müminlerin sabırları ölçülmüş, imtihanla gelişmiş, Allah’ın sevgili kulu olmuşlardır. Allah katında üstünlük takvadadır.
Hucurat-13 –Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizi tanıyıp sahip çıkmanız için milletlere, sülâlelere ayırdık. Şunu unutmayın ki Allah’ın nazarında en değerli, en üstün olanınız, takvâda (Allah’ı sayıp haramlardan sakınmada) en ileri olandır. …
Konunun Diğer Yönü
Açlıktan ölen insanların olması (haşa) Allah ın suçu mu? Dünyada adaletsizliğe ses çıkarmayan, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyen, kendisinden başkasını düşünmeyen, gösteriş için hava atmak için israf eden, muhtaçlara 1 kuruş yardım vermeyen insanlar varken adaletsiz olan (haşa) “kulum sana sahip olduğun her şeyi ben verdim, sen de fakirlere zekatını ver” diyen Allah mıdır?
Nisa suresi-79-Ey insan! Sana gelen her iyilik Allah’tandır. Başına gelen her fenalık ise nefsindendir.
Allah ın dünyada kurduğu sistem insanı eğitip geliştirmeye yöneliktir. Sen insanlığının hakkını vermeyip, iyilik yapmaya karanlığa ışık tutmaya meyletmeyip sonra başına gelen felaketlere “Allah ın adaleti bu” dersen Allah hakkında kötü zan beslemiş olursun.
Adaletin, huzurun ve zenginliğin yaşandığı Osmanlı toplumunda en uzun dava 3 ay sürüyorken, padişahlar normal insanlarla mahkemede yargılanıyor iken, zekat verecek kimse bulunamıyor iken; Türkiye de suç işleyenler salınıyor, masumlar tutuklanıyor, rögar kapakları bile çalınıyor, yolsuzluğa hırsızlığa hiç ceza verilmiyorsa ve toplum bu şekilde baş aşağı yuvarlanıyorsa; suçu Yaratıcıya atmadan önce lütfen oturun kendi karakterinizi vicdanınızı görev ve yükümlülüklerinizi sorgulayın.
Bu durumda başınıza gelen felaketleri (imtihanları) Allah tan, başınıza gelen her iyi şeyi ise siyasetçilerden görüyorsanız dininizi sorgulayın.
Kendi ülkenizi bitirdikten sonra da dünyanın geri kalanını sorgulayın. Açlıktan ölen insanlar varken, domates savaşları, lüks tüketim çılgınlıklarını, her gün çöpe atılan tonlarca yemeği sorgulayın.
İngiltere merkezli Oxfam’ın raporuna göre 62 “süper zenginin” toplam serveti, dünyanın nüfusunun en fakir olan yarısından daha fazla olduğu belirtildi. Dünyadaki paranın çok büyük bir kısmı çok çok ufak bir azınlığın elinde.
Oxfam, %1 oranındaki bir varlık vergisi ile 418 milyar dolar gelir sağlanabileceğini ve bununla, dünyada okula gitmeyen tüm çocukların eğitim masraflarının yanı sıra sağlık hizmetlerinin de karşılanabileceğini ve 3 milyon ölümün engellenebileceğini vurguladı.
Sonuç olarak dünyadaki açlık sefalet adaletsizlik hep insanın eliyledir, açgözlülüğü hırsları yüzündendir. İnsanlar çok az zekat verseler dünyada kimse aç ve fakir kalmayacaktır. Eskiden İslam ülkelerinde çok kere insanların zekat verecek fakir bulamamış olmaları bir gerçektir.
Rad-22 – Onlar, sırf Rab’lerinin rızasını kazanmak için sabreder, namazı tam gerektiği şekilde kılarlar.Kendilerine ihsan ettiğimiz rızıklardan gerek gizli, gerek açık bir tarzda bağışta bulunur ve kötülüğe iyilikle mukabele ederler. İşte onlardır dünya diyarının güzel âkıbetini kazananlar!
Elimizden geldiğince iyilik yaparak kötülüğü yok etmeye çalışmalıyız. Bu şekilde hem kendimizi her türlü zarardan ve kötülüklerden koruruz hem de insanlığı. Afrika daki bir insanı ya da yakınımızda haksız yere zor durumda bırakılmış bir insanı düşünmeden yaşayan insanlar; dünyanın aslında yaşayan tek bir canlı gibi olduğunu, o insanın orada çektiği sıkıntının diğer tüm insanları hem madden hem manen etkilediğinin bilincinde değil. Kuantumla ve insanlık tarihi ile ilgili bu derin konuyu anlamak için yapımı yıllar süren [DÜNYANIN KARA KUTUSU] Belgesel Serimizi İzleyiniz
Peki insanların çektikleri zorluklarla dolu hayatları ve acılar ne olacak? Bunda nasıl bir adalet var?
Özetle Allah herkese kaldırabileceği miktarda imtihan-acı vadetmiştir. Bizi madden ve manen güçlendiren şey bu acılar ve tecrübelerdir.
Bunun yanında insanlara yaptıkları kötülüklerin acı sonuçları kısmen daha dünyada gösterilir ki kötülüklerimizden vazgeçelim.
Ölüm ve acı olayı da aynı şekilde insanların manevi durumlarına göre yaşadıkları olgulardır. Bu konu kuantumla ilgili anlaması derin ve zaman alabilir ama gerçek olduğu kesindir. Bu konuyu da anlayabilmek için sizi mecburen [DÜNYANIN KARA KUTUSU] Belgesel serimize yönlendiriyorum [TIKLA İZLE] Ruh dosyası adlı kitapta bu konuyu araştıran yazar iyi insanların ölümlerinin rahat ve mutlu gerçekleştiğini kötülerin ise acı veren bir ölüm yaşadıklarını anlatıyor.
Bugün ölüme yakın deneyim yaşayan bir çok insanı anlatan bir çok belgesel var; hepsinde bir süre tıbben ölüp sonra dirilen insanlar, ölümün genel olarak çok güzel bir duygu olduğunu ama dünyada yaptıkları kötülüklerin kendilerini etkilediğini, çok kötü olan insanlar acı çektiklerini anlatıyor.
Kanser hastası vs. olan çocukların ölümü ile ilgili gerçek filmler ve tüm anlatımlar o çocukların mutlu ve melekleri görerek vefat ettiklerini anlatıyor.
Bende şahsen buna çok şahit oldum. Normalde çok acı verici olayları (trafik kazası-böbrek taşı) inancım sayesinde hiçbir şey hissetmeden geçirdim. Yemin edebilirim hiçbir şey hissetmedim 🙂
Hadisi şerifte Allah rasulü cihat ederken kılıçla ölen kişilerin sinek ısırması kadar acı çekeceğini söylüyor. Afrika da yakılarak öldürülen müslümanları izlemiştim ve hiçbir şey olmuyor gibi güneşleniyor gibi yanıyorlardı. Ülkesine tepki için kendini yakarak intihar eden ve hiç kıpırdamayan budist rahipleri hatırlayın. Dediğim gibi bu konu derinden kuantum ve inançla bağlantılı. Bu konuyu ve bir çok anlaşılmazı anlayabilmek için DKK (Dünyanın Kara Kutusu) serimizi izleyiniz.
Bu konu hakkında daha fazla bilgi için Allah imtihanlarla acı çekmemizi mi istiyor bölümünü okuyunuz.
Allah (haşa) adaletsiz midir? Son olarak bu soru Allah ı kötü zannetmekten, tanımamaktan kaynaklıdır. Dünyada Allah ın varlığına inanmayan insan yoktur, herkes Yaratıcının varlığına inanır, inançsızların problemi Allah ı kötü bir varlık zannetmeleri, bu sebeple inkar etmeleridir. Allah adaletsiz mi? gibi soruların mantığı da zaten budur. Kafir kelimesinin manası gerçeği gizleyen, gerçeğin üstünü örten, inkar eden demektir. Fetih suresinde Allah hakkında kötü zan besleyenler hakkında münafık denmektedir. Allah a şirk koşanlar aslında Allah a inanırlar ama tanrılarını (cinleri) Allah ile aralarında aracı sayıp o putlara taparlar o yüzden müşriklerdir (Bakınız: Dünyanın Kara Kutusu Belgeseli 1.Bölüm-Dinlerin Kökeni ilk Din).
Dünyanın Kara Kutusu Belgeselinde hiç duymadığınız çarpıcı gerçeklerle büyük resmi daha iyi göreceksin;