Bu yazıyı üstteki videodan izleyerek dinleyebilirsiniz.
Yine insanların cahilliğini fırsat bilip kandıran bir Holywood kumpası ve yine sahtekarlığın içine gerçek kırpıştırılmış bir vaka. İnandırıcılığı artsın diye içine eklenmiş gerçekler yüzünden 4.tür filmini tamamen sahte diye kestirip atamıyorum. Bu gerçek kısımları videonun sonlarına doğru göreceksiniz ama filmin yapımcıları tarafından; hikaye tamamen yalan iken tamamen gerçek diye yaygara yapmak sonra yalan olduğu ispat edilince ise “şaka yaptık, sinema dünyasında olur böyle yalanlar, bu çok normal kankoleytolar” denmesi saygı sınırları çevresinde kalmamı zorlaştırdı. Bir yalanı ne kadar büyük söylersen o kadar çok inandırıcı olur diye boşuna dememiş hitlerin propaganda bakanı Gobels. Bu kez yalancının mumu o kadar büyüktü ki daha yeni söndü. Hala daha bu filmin tamamen gerçek olduğuna inanan insanlar dünyanın bir yerlerinde illa ki var.
Filmi izleyip geldiğinizi umarak devam edeceğimi bilerek izlemeye devam edin. Sonra spoiler muhabbeti yapmayın. Filmi bu kadar gerçek zannedilmesini sağlayan şey tabi ki ilk etapta filmin yapımcılarının her şeyin gerçeğe dayanarak yapıldığını söylemesi. filmin başındaki sahne hem gözümüzü hem kulağımızı 4 açmamızı sağlayan merak patlaması yaşattıran bir uyarı ile sona eriyor: “Lütfen birazdan göreceğiniz şeylerin gerçeklere dayalı ve son derece rahatsız edici olduğunu unutmayın.”
Oğlum koskoca film lan tüm dünyaya yalan söyleyecek halleri yok herhalde diye düşünürken, ve zaten böyle bir konuda yalan söylemenin zararına katlanacak kadar gerizekalı olamazlar herhalde diye düşünürken bir de bakmışız ki güvendiğimiz dağlara küfürler çoktan yağmaya başlamış.
Filmde yapımcı Olatunde Osunsanmi’nin gerçek olduğunu iddia ettiği arşiv görüntülerini bölünmüş ekranla birlikte bunların yeniden canlandırılmasını gösterdiği bir kurgu var.
Fakat filmde canlandırma yapan karakter ile gerçeği olduğu söylenen karakter görüntüsü bile komple fake. Yani bu zaten fake buda fakein fakesi. bunu anlamak için filmin imdb sine bakmak bile yetiyor. Gerçek arşiv görüntüsünde gerçek şahıs diye gösterilen bu kadın aslında bir ingiliz oyuncu buradan görebiliyorsunuz. Aslında yapılan sahtekarlık için bu kadar delil bile yeter ama aldatıcıların daha doğrusu ahmak heriflerin başına gelen ilginç gerçekleri görmek ve ibret almak için izlemeye devam edin.
İnsanları kızdıran asıl konu Filmin yapımcılarının her şeyin tamamen gerçek olduğunu ısrarla belirtmesi ve buna inanan insanlarında filmin gerçek olduğuna dair deliller araması ama en sonunda koca bir yalanla karşılaşmaları oldu. İnsanlar filmleri zaten sahte olduğunu bilerek sadece eğlenmek için izliyor, fakat gerçek hikaye filmlerini gerçekmiş gibi bazı şeyleri de öğrenmek ve anlamak için izliyor. İşte bu adamlar sırf dikkat çekip daha fazla para kazanmak için gerçeklik gibi kutsal bir olguyu yalanları ile karıştırdılar ve ilk olarak tüm her yerde hırslı insanların karşılaştığı doğal bir sonuç olan insanların öfkesini üzerlerine çekmeyi başardılar.
Zaten film; çektiği filmlerin imdb si 3 ü geçemeyen bu yüzden Yalan söylemeden para kazanamayacağım galiba diyen bir yapımcı tarafından yapılmış. İsmi Olatuende Osunsanmi denilen bu arkadaşı oyuncu olarak ta bazen filmlerde görebilirsiniz. İnceldiği yerden kopsun diyerek yalanı sonuna kadar devam ettiren bu arkadaş ısrarla gerçek oğlum bütün bunlar, arşiv görüntüleri de gerçek diyerek karaktersizliğinden geri adım atmamış ödün vermemiştir.
Yönetmen Olatunde Osunsanmi’nin gerçek hayatta Dr. Abigail Tyler ile röportajı olduğu iddia edilen görüntüler aslında İngiliz aktris Charlotte Milchard. Gösterilen filigran, Güney Kaliforniya’daki gerçek bir kolej olan Chapman Üniversitesi içindir.
Fakat “Arşiv görüntüleri” ve “Gerçek vaka çalışmaları” yoktur. Filmin “belgesel” bölümlerindeki aktörlerin adı geçmiyor ve birçok medya kuruluşu hala yapımcıların söylemlerini baz alıp görüntülerin gerçek olduğunu bildiriyor. Dr. Abigail Tyler için sahte profesyonel kimlik bilgileri ve yayınlar oluşturmak için talihsiz bir Web kampanyası bile vardı, ancak araştırmacı muhabir Kyle Hopkins’in onları sahte olarak ortaya çıkarmasından sonra kaldırıldılar. Hopkins yazısında abigel Tyler adlı kişinin gerçek olmadığını delilleriyle anlatmıştı:
“Google’da “Abigail Tyler” ve “Alaska” yazmayı deneyin. “Alaska Psikiyatri Dergisi” adlı inandırıcı sıkıcı bir Web sitesine bir bağlantı alacaksınız – Nome’da uyku davranışını araştıran bu isimde bir psikoloğun biyografisiyle tamamlandı. Sitenin şüpheli bir şekilde boş olması dışında, çoğunlukla ana sayfası veya iletişim bilgileri olmayan uyku çalışmaları üzerine makaleler koleksiyonu.
Başka bir site, www.alaskanewsarchive.com , Nome Nugget’tan Tyler’ın araştırma için Nome’a taşınmasıyla ilgili bir hikaye sunuyor. Sorun? Hikaye Nugget editörü ve yayıncısı Nancy McGuire’a atfedildi, o da bunun saçma olduğunu ve asla yazmadığını söyledi. Hem haber sitesi hem de tıp dergisi sitesi, alan adı araştırma sitelerine göre daha geçen ay oluşturuldu. Ron Adler, Alaska Psikiyatri Enstitüsü’nün CEO’su ve direktörüdür. Denise Dillard, Alaska Psikoloji Derneği’nin başkanıdır. Bu hafta Alaska Psikiyatri Dergisi’ni veya Abigail Tyler’ı hiç duymadıklarını söylediler.”
Hatta filmde gerçek gazeteler tarafından yazılmış sahte haberler bile yayınlandı ve bu yüzden film yerel gazeteciler tarafından dava edildi.
The Fourth Kind’in yayınlanmasının ardından Universal Pictures, yerel gazeteler Nome Nugget ve Fairbanks Daily News-Miner tarafından filmi pazarlamak için gazetenin gerçek isimleriyle sahte makaleler yaydıkları için dava edildi. Anlaşmazlık, Universal’ın sahte gazete hikayelerini kaldırması ve Alaskan Basın Kulübü’ne 20.000 dolar ödemesinin yanı sıra Calista Corporation’a 2500 dolar bağışladığında çözüldü.
Filmin Gerçek olan kısımlarına değinecek olursak, filmde anlatılan bölge olan Alaska da gerçekten bir çok insan kaybolmuştu ve hiçbir haber alınamamıştı. Film yapımcıları bu kayıp olaylarını sadece uzaylı kaçırmaları ile açıklanabileceğini savunmuş ama hiçbir delil olmamasına rağmen o bölge hakkında böyle bir hikaye uydurmuştu. Amerika da dünyanın diğer yerlerinin aksine uzaylı kaçırma vakaları çok fazladır, birazdan devletin uzaylılar ile ilgili yaptığı çalışmalarda da göreceğiniz üzere bu bir gerçek. Bir çok görgü şahidi uzaylıları ve ufoları gördüğünü, bir çok insan da uzaylılarca kaçırıldığını ve üzerinde bir müddet araştırma yapılıp geri bırakıldığını söylüyor.
Dördüncü Tür filmi, filmin bölgede kaybolan gerçek insanlara ve sevdiklerine zarar veren yanlış bilgiler yaydığını düşünen yerel halk tarafından da eleştirildi . Nome, Alaska’da hem kayıp vakaları hem de UFO manzaraları çok sayıda var, ancak bir çok insana göre; kaybolmaların sebebi uzak ve izole bir yerde yaşamanın bir sonucu. Alaska- Nome’a girip çıkmanın tek yolu uçakla gitmek. Ve alaska ya girerken yol üzerindeki tabelalarda başınıza gelebilecek tehlikelere karşı uyarılıyorsunuz.
Sonuç olarak Bugün Resmi olarak da film, “gerçek bir hikayeye dayalı” değil “sahte-belgesel” denen “büyük para kazanmak için büyük yalan atma” türünde bir filmdir. Senaryo ve film tamamen hayal ürünüdür. Nome, Alaska’da uzaylı kaçırmaları olduğuna dair büyük şüpheler olsa da somut kanıtlar ve Dr. Abigail Tyler ve diğer gerçek denen şahıslar yoktur.
Fakat 4.tür ismi esasında gerçek bir terimdir.
Dördüncü Tür başlığı , ABD Hava Kuvvetleri’ndeki UFO çalışmalarının bilimsel danışmanı olan astronom, profesör ve ufolog J. Allen Hynek tarafından yapılan, dünya dışı yaşamla karşılaşmaları sınıflandırmak için kullanılan bir terimden gelmektedir. Yani 4. Tür denilerek uzaylıları kastettiklerini anlatmama zaten gerek yoktur. Prf. Hynek abd hava kuvvetlerinin Project Sign , Project Grudge ve Project Blue gibi ufo çalışmalarında yer almıştır.
Kariyerinin birkaç on yılında, Dr. Hynek, UFO’lar hakkında askeri meslektaşlarıyla açıkça aynı fikirde olmaya başladı. Hava Kuvvetleri’ndeki işini bitirdikten sonra, UFO Çalışmaları Merkezi’ni (CUFOS) kurmaya ve Birleşmiş Milletler’i UFO’lar üzerinde merkezi bir otorite oluşturmaya çağırdı. Ayrıca dünya dışı zekaya (ETI) ve boyut dışı zekaya (EDI) olan inancı desteklemek için yeterli kanıt olduğuna inanıyordu. Hynek, 1972’de yayınlanan The UFO Experience: A Scientific Inquiry adlı kitabında UFO’larla karşılaşmaları aşağıdaki ölçekte bilimsel olarak sınıflandırdı:
- Gece Işıkları: sadece gece gökyüzünde tanımlanamayan ışıkları görmek.
- Gün Işığı Diskleri: gün ışığında bir UFO görmek.
- Radar-Visual: Radarda görünen bir UFO.
- Birinci Türden Yakın Karşılaşmalar: 500 fit içinde bir UFO görmek.
- İkinci Türden Yakın Karşılaşmalar: Bir UFO görmek ve bir tür fiziksel etki yaşamak (araç arızası, hayvanların tepki vermesini gözlemlemek, nesneden ısı hissetmek vb.).
- Üçüncü Türden Yakın Karşılaşmalar: Bir tür uzaylı yaşamına da tanık olunan bir UFO gözlemi.
- Dördüncü Türden Yakın Karşılaşmalar: Bir kişinin kaçırıldığı bir UFO gözlemi.
- Beşinci Türden Yakın Karşılaşmalar: uzaylılar ve insanlar arasında doğrudan temas kurulur.
Dr. Hynek daha sonra Close Encounters of the Third Kind (1977) filminin yapımında Steven Spielberg’e danışmanlık yapmıştı.
Dünyanın Kara Kutusu belgeseli 3 ve 4.bölümlerde uzaylıların cinler ile aynı olduğuna dair bir çok delil göstermiştik. Yani uzaylıların gerçek olduğunu ve zaten cinlerle aynı özelliklere sahip olduklarını Gerçeklerden kaçan biri değilseniz belgesel serimizden izleyebilirsiniz.
Bunun yanında En etkileyici sahnelerden olan havalanma sahnesi gerçek bir olguya dayanıyor. Şahsen benimde Tibet’e gidip aç kalarak meditasyon yaparken havalandığına yemin eden tanıdıklarım oldu. Bu durum batıl dinlerdeki cinlerin etkisinden de kaynaklanıyor. Bir çok havaya yükselme yani levitasyon görüntüsü var ama hile oldukları ispat edilemedi. Bununla beraber bir çok musallat vakasında da havaya yükselme durumu olduğu iddia ediliyor.
Filmin bir sahnesinde musallatlı insanın Sümerce konuşması da gene yaygın bir fenomen yani bir gerçekten kaynaklanıyor. Dünyanın Kara Kutusu belgeseli 9. bölümde değineceğimiz üzere, mu dan sonra gelen Sümerler aslında kuranda anlatılan Semud kavmidir. Kurana göre de zaten Nuh kavminden sonra Semud ve ad kavmi gelmiştir. Merhum Salih Memişoğlu’nun Semud kavmindeki cinlerin hala çok güçlü ve musallat konusunda etkin olduğuna dair söylemleri var. Yani filmdeki Sümer bağlantısı da aslında gerçeğe dayanan konulardan biri. Musallatlı insanların hiç bilmedikleri dili konuşmaları da zaten bilinen bir fenomen.
Gene baykuş fenomeni de üzerinde çok araştırma yapmadığım bir konu fakat cinlere tapan antik kavimlerde baykuş sembolü çokça geçiyor ve araştırmacı Farah Yurdözü’nün baykuşun paranormal hadiseler ile bağlantısını ile ilgili anlatımlarını bulabilirsiniz.
Sonuç olarak film söylendiği şekilde gerçek değil ama dayandığı gerçek olgular yüzünden Dünyanın Kara Kutusu belgeseli 2. Bölümümüzde görebilmeniz mümkün. Fakat ümitsizliğe düşmeyin gerçekten gerçek olan paranormal filmler de var ve kanalımızda incelemesi mevcut. Sonraki gerçeklerde görüşmek üzere, gerçeklerle kalın mutlu ve güçlü kalın.
Dünyanın Kara Kutusu Belgesel serisinde uzun yıllar araştırılarak elde edilen bilimsel sonuçları tüm çıplaklığı ile göreceksiniz;