13-Kuran neden gönderildi?
Nisa-174- Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.
Kuran’ın varlığı ve çürütülemeyen doğruluğu Allah’ın varlığının kesin olduğunun delilidir.
Lokman-2 – Şunlar hikmet dolu kitabın âyetleridir. 3 – İyi davrananlar için hidâyet rehberidir, rahmettir. 27 – Eğer Allah’ın kelimelerini yazmak üzere, dünyadaki bütün ağaçlar, kalem olsaydı ve denizlere de yedi deniz daha katılıp bütün onlar da mürekkep olsaydı, bunlar tükenir yine de Allah’ın sözleri tükenmezdi. Allah, öyle azîz, öyle hakîmdir .
İsra-9 – Gerçekten bu Kur’ân insanları en doğru yola, en isabetli tutuma yöneltir. Güzel ve makbul işler yapan müminlere nail olacakları büyük mükâfatı müjdeler. 41 – İnsanlar düşünüp ders alsınlar diye Biz Kur’ân’da bu gerçekleri farklı üsluplarla beyan ettik. Ne var ki bu, onları daha da kaçırmaktan başka bir sonuç vermedi.
Enbiya-10 –Muhakkak ki, hayatınız için gerekli notları içeren, size şan ve şeref sağlayan bir kitap indirdik. Neden düşünmüyorsunuz?
Kuran, iyi insanlar için can simididir.
Meryem-97 – Bizim, Kur’ân’ı senin dilinle indirip kolaylaştırmamızın başlıca sebebi, senin müttakileri müjdelemen ve inatçı kimseleri de onunla uyarmandır.
Kamer-22 – Yemin olsun: Biz ders alınsın diye Kur’ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?
Zuhruf-3 – Biz düşünüp anlamanız için onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.
Arapça olması, sanatlı bir dil kullanılması, yüzeysel olarak anlaşılmasının kolay olması gibi derine inildikçe ilim seviyesine göre anlaşılması… gibi özellikler; Kuran’ın düşünülmesi içindir.
Müzemmil-4- …Kur’ân’ı tertîl ile, düşünerek oku. 5 – Biz sana pek ağır bir söz vahyedeceğiz.
Kuranı (mealini) ilk okuduğunuzda size haşa boş bir kitap gibi geliyor, hani “bu kitap bana ne kazandırır ki” diyorsunuz. Ama az bir zaman sonra karşılaştığınız olayların her birini bir ayet açıklıyor ve size yol haritası çiziyor. Gördüğünüz olaydan sonra aklınıza bir ayet geliyor ve diyorsunuz ki bu ayet bu olayın aynısını o kadar güzel anlatıyor ve açıklıyor ki… İşte ben Kuran’da bunu gördüm.
Şura-10 – Hangi hususta ihtilaf ederseniz bilin ki O’nun hükmü, Allah’a aittir. İşte Rabbim olan Allah budur.
Kalem-52 –Delilik nerede, o nerede? Kur’ân’ın hiç delilikle ilgisi mi olur? Kur’ân olsa olsa, sadece bütün insanlara bir derstir.
Nahl-64 – Ey Resulüm, sana bu kitabı indirmemiz, sırf onların, hakkında ihtilaf ettikleri gerçekleri açıklaman ve sırf iman edecek kimselere hidâyet ve rahmet olması içindir
Maide-48 – Sana da, daha önceki kitapları, hem tasdik edici, hem de onları denetleyici olarak bu kitabı, gerçeğin ta kendisi olarak indirdik… (Benzer ayetler: Ali-imran-3)
Allah bize her konuda doğru yolun bu kitapta olduğunu bildirmiştir.
Ahkaf- 7 – Âyetlerimiz açık açık okunup beyan edildiğinde o kâfirler önlerine gelen gerçek hakkında: “Bu, besbelli bir sihirdir!” derler.
Sihir diye nitelemeleri bu kitabın sıradan bir kelam olmayıp bir insan sözü olmadığının kendi ağızlarıyla itiraf edilmesidir.
Müteşabih ayet nedir, neden vardır?
Aliimran-7 – Bu muazzam kitabı sana indiren O’dur. Onun âyetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar Kitabın esasıdır. Âyetlerin bir kısmı ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar. Halbuki onların hakikatini, gerçek yorumunu Allah’tan başkası bilemez. İlimde ileri gidenler: “Biz ona olduğu gibi inandık. Hepsi de Rabbimizin katından gelmiştir” derler. Bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar ve şöyle yalvarırlar: 8 – “Ey bizim kerîm Rabbimiz, bize hidâyet verdikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen!”
Muhkem: Anlamı açık, kesin, ifade ettiği mâna tek olup, açıklanması için başka delile ihtiyaç olmayan demektir. Müteşabih: Birden fazla mâna ihtimali olduğundan, anlaşılması için başka delile ihtiyaç hissettiren, mânası hakkında kesin bir hüküm verilemeyen âyettir.
Müteşabih lafızlarla Yüce Allah, insanlara tamamını kavrayamayacakları meseleleri, teşbihlerle, muayyen bir nisbette, farklı seviyelere göre daha farklı şekilde anlaşılacak tarzda bildirir. Müteşabihlerde ki bu izafî durum, dinin değişmez gerçeklerine zarar vermez.
İnsan kendisine gerekli konuların tamamını Kuran’daki muhkem ayetlerden anlar. Ama Allah çalışarak ilimde ileri giden kullarının anlaması için, onların çalışmalarına karşılık rahmet, manevi ödül olarak o kullara özel müteşabih ayetler koymuştur. Çünkü insanlar farklıdır ve almaları gereken karşılıkta adalete göre farklı olacaktır. Nasıl ki bilim sınırsızdır kapasitesine göre herkes bilgi deryasından bir pay alır, onun gibi de Kuran’ın manaları sınırsızdır ondan insanlar kapasitelerine göre pay alırlar. Örneğin;
Aliimran-1 – Elif, Lâm, Mîm.
Ayeti mütaşabihtir, çok daha derin mevzuları anlatır, ne anlatmak istediğini biz anlayamayız. Allah bilir ve onun istediği kullar anlar.
Kuran’da birçok konu birden fazla zikredilmiş neden?
İsra-89- Yemin olsun, biz bu Kur’an’da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Kehf-54- Yemin olsun, biz, bu Kur’an’da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
Zümer-27 –Gerçekten Biz, insanlar düşünüp akıllarını başlarına alsınlar diye bu Kur’ân’da, her türlüsünden temsiller getirdik. 28 – Fenalıkların bütün nevilerinden sakınmaları ümidiyle her türlü tenakuz ve çelişkiden uzak, dosdoğru ve Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.
Enam-65 – ….”Bak, âyetleri nasıl tekrarlıyor, türlü türlü ifade ediyoruz ki onları anlasınlar.
Kuran’ın her suresi Kuran’ın numunesi gibidir. Yani bir konu hakkındaki bütün ayetler bir surede toplanmamış, bütün surelere dağıtılmıştır, böylece insan bir sure okuduğunda bütün konuları hatırlar bütün bilgilerini tazeler, böyle olması lazımdır çünkü insan unutkandır ve tek seferde Kuran’ın tamamını okuyamaz. Bunun yanında her insanın anlayacağı üslup farklıdır, farklı üsluplarla konunun farklı yanları anlaşılır. Böyle olunca her surede aynı konudan ayetler farklı üsluplarla bulunabilir.
Zümer-23 – Allah sözlerin en güzelini indirmiştir. Allah’ın vahiy yolu ile gönderdiği bu söz, her tarafı birbirini tutan, gerçekleri, farklı üsluplarla tekrar tekrar beyan eden bir kitaptır. Rab’lerini tazim edenlerin derileri onu okuyup dinlerken ürperti duyar. Sonra derileri ve kalpleri Allah’ı anmakla ısınıp yumuşar, sükûnet bulur. İşte bu, Allah’ın hidâyetidir ki onunla dilediğine yol gösterir. Ama Allah’ın şaşırttığı kimseyi ise hiç kimse doğru yola koyamaz.
Kuranda silinen iptal edilen ayet var mıdır? Kuran’da “nesh-mensuh” nedir?
Yunus-64 –Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah’ın hükümlerinde olsun, verdiği sözlerde olsun, asla değişiklik olmaz. İşte bu müjdeler en büyük mutluluktur.
Rad-39 –Allah, dilediği hükmü iptal eder, dilediğini sabit bırakır. Ana kitap O’nun yanındadır.
Allah (haşa) verdiği sözden dönmez, insan var olduğundan beri ne yaptığında ne karşılık alacağı bellidir. Allah istediği hükmü verir istediği kararı kaldırır. Yani istediği kararı belirler. Ve bu belirlediği seçtiği kararda da bir değişiklik bir oynama bir farklılık olmaz. İstenilen hükmün verilmesiyle verilen hükümde değişiklik yapılması farklı şeylerdir. Hüküm kaldırılabildiği gibi yürürlükte de kalabilir, yürürlükte kalırsa değişmeden tatbik edilir.
Fatır-43 – …Sen Allah’ın nizamında hiçbir tebdil, hiçbir değişiklik bulamazsın!
Ahzab-62 –Allah’ın daha önce gelip geçenler hakkındaki nizamı budur. Allah’ın nizamında asla bir değişiklik bulamazsın.
Bu ayetlerin manası da; Allah’ın yarattığı sistemin belli bir nizamı, işleyişi olmasıdır. Değişmeyen fizik kanunları gibi, insanların her devirde aynı olan değişmeyen sosyal yaşantıları, davranış şekilleri, neden sonuç ilkeleri gibi.
Fetih-22 –Eğer (o Mekkeli) kâfirler sizlerle savaşsalardı, arkalarını dönüp kaçar, sonra da kendilerini koruyan veya destek olan hiç kimse bulamazlardı. 23 – Allah’ın öteden beri câri olan kanunu budur. Ve sen Allah’ın nizamında hiçbir değişiklik bulamazsın.
Örneğin kafirlerin müminler karşısında arkalarını dönüp kaçması Allah’ın ebedi nizamıdır, öteden beri cari olan kanunudur. Her devirde kafirler istisnaları dışında müminlerle savaşırken arkalarını dönüp kaçmıştır, ülkemizde son örneği kurtuluş savaşıdır.
Allah’ın nizamı bellidir, o nedenle nizamda verilen hükümlerde, ayetlerde bir değişiklik olmaz. O nedenle Kuran’da silinen ayet yoktur. Nesh-mensuh meselesi; gelen ayetlerin yavaş yavaş haramları kaldırmış helalleri farz kılmış olmasıdır, yani Allah’ın insanlar üzerinde belli bir reçetesi vardır bu reçeteyi gene Allah kendi koyduğu değişmeyen nizam çerçevesinde, değişmeyen hayat kanunlarına göre hazırlamıştır. Ama Allah müminleri zorlamamak için reçeteyi ısındıra ısındıra sunmuştur. Mesela içki kötülüklerin anasıdır, bu Allah’ın değişmeyen hayat sabitesidir, nizamıdır. Reçetesi ise içkinin haram kılınmasıdır. Fakat Allah bu reçeteyi insanları ısındıra ısındıra göndermiştir. İçki hakkında ilk önce namaza içkiyle gelmeyin demiştir, içkiye kesin bir yasak koymamıştır, bir müddet sonra ise içki içmeyin demiştir, kesin olarak yasaklamıştır. İşte Kuran’daki nesh mensuh budur. Bir sonraki ayet aynı konulu önceki ayeti doğrulamakla beraber hükmün derecesini arttırır, fakat hüküm değişmez. Yani her iki ayette doğrudur, her zaman için geçerlidir, birbirleriyle çelişmez. Nitekim namaza içkili gelmekte yasaktır, bu doğrudur, içki içmenin haram olması da doğrudur.
Bakara-106 – Biz, daha hayırlısını veya benzerini getirmedikçe, herhangi bir âyetin hükmünü neshetmez veya ertelemeyiz. Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilmez misin?
Hem nesheden, hem de neshedilen âyetler, Kur’ân metni olma bakımından eşit değerdedirler. Daha hayırlı olma, o hükmü uygulayanların elde edecekleri sevap yönündendir. Örneğin namaza içkiyle gelmeyin ayeti hayırlıdır, bir kimse normal hayatında içki içiyorsa namaz kılmaya öyle gelmemelidir. Ama içki haramdır ayeti daha hayırlıdır, kişi hiç içmeyerek daha fazla hayır kazanır.
Nahl-101 – Biz bir âyetin yerine onun hükmünü neshedecek başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah göndereceği âyetleri pek iyi bilmektedir- onlar: “Sen iftiracının tekisin!” dediler. Hayır, hiç de öyle değil! Onların çoğu işin gerçeğini bilmiyorlar.
Kuran neden parça parça indirilmiş?
Furkan-32 – Bir de o kâfirler dediler ki: “Bu Kur’ân ona toptan, bir defada indirilmeli değil miydi?” Halbuki Biz vahiyle senin kalbini pekiştirmek için böyle ara ara indirdik ve onu parça parça okuduk.
İsra-106 – Hem o vahyi, insanların zihinlerine sindire sindire okuman için zaman zaman gelen Kur’ân dersleri halinde indirdik.
Gene üstte açıkladığımız gibi; bir anda gelseydi insanlara ağır gelecekti, o nedenle yavaş yavaş parça parça indi.
Kuran’da ki çelişkili gibi görünen ayetler:
Yunus-39 – Hayır! Onlar, hakkında etraflı bir bilgi edinmeden ve henüz yorumuna tam vakıf olmadan, bu Kur’ân’ı, çarçabuk yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de böyle yalan saymışlardı. Bak ve zalimlerin sonunun nasıl olduğunu anla!
Kuran aynı konunun farklı yönleri hakkında; “bu doğrudur” fakat “bu yanlıştır” diyor kafirler de çıkıp hangisi doğru ikisi de doğru olur mu? Bu çelişki değimli diyorlar.
Ya da ortada sadece kelime benzerliği var, ama aslında ayetler farklı konulara değinmiş. Lafı eğip büken kafirler aynı kelimelerin bulunup farklı konuların bahsedildiği ayetleri çelişkili diye ortaya sürüyor kafa karıştırmaya çalışıyorlar, ya da kendi kafaları basmıyor.
Çelişkili sorular aynı: İslam hem “insan ölümsüzdür” diyor, hem de “öleceksiniz fanisiniz” diyor anlamadım gitti… gibi sorulardır. İslam kötülük yapmayın da diyor, suç işleyene kötü davranın da diyor. Onlar ise: “işte İslam hem kötülük yapmayın hem de kötülük yapın diyor” diyerek bunu İslam’ın çelişkili olduğuna dair olduklarını düşündükleri örneklerin arasında gösteriyorlar.
İslam’da parçaya bakılmaz bütüne bakılır. Hatta bütün hayatta bütüne bakılır, bütüne göre yorum yapılır. Sen kendimle çelişmemeliyim diyerek her önüne gelene iyi davranırsan ceza verilmesi gereken kötülere de iyi davranmak zorunda kalırsın, bu durumda hayatı bozar.
Nisa-82 – Kur’ân’ı gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer Kur’ân Allah’tan başkasına ait olsaydı, elbette içinde birçok tutarsızlıklar bulurlardı.
Sad-2 –(Kâfirler) Bu Kur’ân’ı onda şüpheye yer verecek herhangi bir taraf olduğundan değil, ama asıl kendileri Allah’a karşı kibir ve muhalefet taşıdıkları için inkâr ediyorlar.
Ankebut- 64 – Düşünseler şunu da anlarlardı ki: bu dünya hayatı geçici bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir ve ebedî âhiret diyarı ise, hayatın ta kendisidir.
Hadid-20 – İyi bilin ki (âhirete yer vermeyen) dünya hayatı, bir oyundur, bir oyalanmadır, bir süstür. Kendi aranızda karşılıklı övünme, mal ve nesli çoğaltma yarışıdır.
Enbiya-16 – Elbette Biz göğü, yeri ve aralarında olan varlıkları oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. 17 – Eğlenmek isteseydik nezdimizde eğlenecek çok şey bulurduk! Faraza yapacak olsak, öyle yapardık!
Dünya oyun ve eğlence yeri mi değil mi? Görüldüğü gibi kuran Allah rızası için yapılmayan işleri (yani dünyalık işleri) oyalanmaca süs ve eğlence olarak nitelemiş, ama esasında insanın dünyadaki amacı eğlenmek değildir insan gerçek bir maksatla yaratılmıştır.
Mumin57 –Gökleri ve yeri yaratmak, insanları yaratmaktan daha büyük bir iştir, ama insanların çoğu gerçeği bilmezler.
Naziat-27– Siz ey haşri inkâr edenler: Düşünün, sizi yeniden yaratmak mı zor, yoksa gök âlemini mi? İşte bakın: Allah onu nasıl da sağlam bina etti. 28 – Allah onu direksiz yükseltti ve kusursuz işleyen bir sisteme bağladı.
Gökleri ve yeri yaratmak Allah a zor mu gelir? Cevap: İnsan mantığına göre büyüğü yaratmak küçüğü yaratmaktan daha zordur. Allah bu ayetlerde insanlara kafalarını çalıştırmalarını, insanı yeniden yaratmanın sürekli yenilenen göğü yaratmaktan daha kolay olacağını söylüyor.
Nisa-78 – “Nerede bulunursanız bulunun: Sağlam, yüksek kulelerde, hatta eflâke ser çeken gökteki yıldız burçlarında bile olsanız, ölüm mutlaka size yetişir.”Onlara bir iyilik ulaşınca “Bu, Allah’tandır” derler. Bir fenalık gelince “Bu, senin yüzündendir” derler. De ki: “Hepsi de Allah tarafındandır.” Fakat bu adamlara ne oluyor da, söz anlamaya bir türlü yanaşmıyorlar? 79 – Ey insan! Sana gelen her iyilik Allah’tandır. Başına gelen her fenalık ise nefsindendir. Ey Resulüm! Seni bütün insanlara elçi gönderdik. Allah’ın buna şahit olması yeter de artar!
Felaket kimden gelir?Ardı ardına iki ayet çelişkili gibi.Yaratma bakımından hem iyilik, hem fenalık, hem hayır, hem şer Allah’tandır. Fakat şerre sebebiyet veren, dâvet eden insan olması itibariyle şer insana izafe edilir.
Yusuf-109 – Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de başka değil, ancak şehirlerde oturanlardan vahye mazhar ettiğimiz bir takım erkeklerdi.
Fatır -1 – Hamd, gökleri ve yeri yaratan ve melaikeyi iki, üç, dört… kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur.
İlkinde sadece insan elçi olarak gönderildi diyor sonra ise melekleri elçi yapıyor. Cevap: basit bir bilgi eksikliğinden kaynaklıdır. İnsanlara elçi peygamberlerdir, peygamberlere elçi ise meleklerdir.Enam-103 – Gözler O’na erişemez. Onun ilmi ise bütün gözleri ihata eder.
Necm-11 – Gözlerinin gördüğünü kalbi yalan saymadı.
Hani gözler Allah’ı göremezdi? Cevap: İnsanlar Allah’ı göremez bu doğru. Ama kesin olmamakla birlikte peygamberimizin Allah’ı görmüş olma ihtimali vardır. İstisnalar kaideyi bozmaz. Peygamber, peygamber olması hasebiyle Allah’ı görmüştür ama diğer bütün insanlar Allah’ı görmekten mahrumdur.
Bakara-221 – Müşrik kadınlar iman etmedikçe onlarla evlenmeyin.
Maide -5-…Namuslu, zinaya girmemiş ve gizli dostlar edinmemiş insanlar halinde yaşamanız şartıyla, müminlerden hür ve iffetli kadınlarla, sizden önceki Ehl-i kitaptan hür ve iffetli kadınlar da, mehirlerini verip nikâhladığınızda size helâldir.
Kafirlerle evlenilebilir mi? Cevap: Basit bir bilgi eksikliğinden kaynaklıdır. Putperestlerle, Allah’a şirk koşanlarla evlenilmez ama kitap ehli olan (Hıristiyan, Yahudi) tek tanrı inancına mensup olanlarla evlenilebilir.Nisa- 118-119 – O şeytana ki: “Ya Rabbî, Senin kullarından mutlaka bir pay edineceğim. Mutlaka onları saptıracağım, onları birtakım temennilerle oyalayacağım. Onlara davarlarının kulaklarını yarmalarını emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler” dedi. Her kim Allah’ın yerine şeytanı dost edinirse, şüphesiz besbelli bir ziyana girmiştir.
Nahl-93 – Allah dileseydi sizin hepinizi bir tek ümmet yapardı. Lâkin O, dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir.
Saptıran kim şeytan mı Allah mı? Cevap: Sebep olan yapan gibidir. Şeytan sebeptir, ama her şeyde en yüksek rütbeli amir Allah olduğu için her şeyde son kararı Allah verir. Sonuçta sebep olan şeytan buna son kararı veren Allah tır. İkisi de doğrudur.Nisa -48 – Şu muhakkak ki Allah Kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder.Nisa-153-…Daha sonra kendilerine açık mûcizeler ve deliller gelmesini müteakip bu sefer tuttular buzağıyı tanrı edindiler. Derken onlar tövbe edince, bunu da bağışladık. Ve Mûsâ’ya da onlar üzerinde âşikâr bir nüfuz ve kudret verdik.
Şirk koşan bağışlanır mı bağışlanmaz mı? Cevap: Şirk koşarken dünyada tövbe eden bağışlanır, tövbe etmeden ölenin şirk hariç her günahı bağışlanabilir.Enam-115 – Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tam kemalindedir.O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O hakkıyla işitir ve bilir.
Nisa-46 – Yahudilerden bir kısmı, bazı sözleri aslî şeklinden ve mânasından saptırır, …
İlk ayette Allah’ın sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur diyor, sonra ise Yahudilerin kelimeleri değiştirdiğini söylüyor…? Cevap: Allah’ın kanunları (gerek doğa kanunları olsun gerek sosyolojik, psikolojik olaylarda olsun) sabittir, bir standart bir benzerlik ve Allah’ın bu standarta göre verdiği emirler vardır ki bunlar dünya yok olana kadar değişmez. Yahudiler kendilerine gönderilen ayetleri bozmuşlar kafalarına göre değiştirmişlerdir. İki ayet bambaşka şeyleri anlatmaktadır. İkisi de doğrudur.Meryem-80 – O sözünü ettiği mal ve evlada Biz vâris olacağız, nesi var nesi yoksa Bize kalacak
Kassas-58 – Bununla beraber Biz, kazançlarının çokluğu sebebiyle şımarmış pek çok memleketi helâk ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturuldu. Bütün onlara Biz vâris olduk (hepsi geçti, bâki Biz’iz).Ali-imran-189 – Göklerin ve yerin hakimiyeti Allah’ındır ve Allah her şeye kadirdir.
Madem her şey Allah’ın nasıl oluyor da zaten onun olan bir şey ona varis olur? Cevap: Nasıl bir ülke padişahın malıdır ama isyancılar bir bölgeyi ele geçirir sonrada o bölge isyancılardan kurtulunca padişah yeniden varis olur, işte öyledir. Varis olmak dünyada küfrün mülk edindiği bir bölgeyi onlardan temizlemek manasındadır.Ali-imran-20-…Eğer hakka teslim olup İslâma girerlerse doğru yolu bulmuş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse, sana düşen görev, sadece hakkı tebliğdir….Enfal-39 – Dünyada fitne kalmayıp din, tamamen Allah’ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer fitneden vazgeçerlerse, onları bırakın.
Hani sadece mesaj iletmekti Hz. Muhammed’in görevi? Cevap: Her ayette görüldüğü gibi sadece mesaj iletmek efendimizin görevidir. Mesajı engellemeye çalışanlarla Müslümanlara saldıranlarla fitneyi yok etmek için yani gene mesajı yayabilmek için mecburen savaşılır. İkisi de doğrudur.Bakara-35 – Ve dedik ki: “Âdem! Eşinle birlikte cennete yerleşin, oradaki nimetlerden istediğiniz şekilde bol bol yeyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın. Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz.”
Şura- 51 – Allah bir insana ancak vahiy yoluyla veya bir perde arkasından hitab eder, yahut ona Kendi izniyle dilediğini vahyedecek bir elçi gönderir.
Yukarıda Allah, Hz. Adem ile direk konuştuğunu ima eder, aşağıda ise hiçbir insanla direk olarak konuşmadığını söylüyor. Cevap: Nasıl ki iki başbakan yüz yüze görüşmeden elçiler aracılığıyla mesajlaşsa medyada “a” başkanı “b” başkanına şöyle dedi diye geçer. İşte kuranda da iletilen mesajlar Allah böyle dedi şeklinde geçmiştir arada melekler elçilik yapmıştır. Allah kimseyle yüz yüze görüşmemiştir. İkisi de doğrudur. Bir diğeri Hz. Adem istisnai olarak Allah (c.c.) ile direk görüşmüş olabilir çünkü daha dünyaya gönderilmemişti, imtihana tabi değildi.Bakara-185 – O sayılı günler, ramazan ayıdır. O ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren Ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildiFurkan-32 – Bir de o kâfirler dediler ki: “Bu Kur’ân ona toptan, bir defada indirilmeli değil miydi?” Halbuki Biz vahiyle senin kalbini pekiştirmek için böyle ara ara indirdik ve onu parça parça okuduk.
Kuran Ramazan’da mı indirildi başka bir ayda mı? Cevap: Basit bir bilgi eksikliğinden kaynaklıdır. Ramazan ayının Müslümanlarca önemli kabul edilmesinin bir sebebi, kutsal kitabımız Kuran’ın bu ayda indirilmeye başlanmasıdır. İndirilmesi 23 yıla yayılmıştır. İkisi de doğrudur.Enfal-9 – O vakit siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da: “Ben size peşpeşe gelecek bin melaike ile imdad edeceğim” diye duanızı kabul buyurdu.
Ali-imran-124 – O vakit sen müminlere: “Rabbinizin, indirdiği üç bin melek ile size imdat göndermesi yetmez mi?” diyordun.Ali-imran-125 – Evet, eğer sabreder ve itaatsizlikten sakınırsanız, -düşmanlarınız da hemen üzerinize geliverirlerse- Rabbiniz, formalı formalı tam beş bin melek göndererek size yardım edecektir.
1000 melek mi, 3000 melek mi, yoksa 5000 melek mi hangisine inanalım? Cevap: Yüce Allah Bedir Savaşı’nda Müslümanlara yardım etmek üzere önce bin melek göndermiş (bk. Enfal, 8/9), daha sonra Kürz b. Cabir el-Muharibi adında bir Arap liderinin, yanındaki savaşçılarla birlikte müşriklere yardıma geleceğini haberi gelince müminler kaygılanmışlar; bunun üzerine Müslümanların morallerini takviye etmek amacıyla 3000 melek daha göndererek müşriklerin yenilgiye uğramalarını hızlandırmıştır. Ayrıca Kürz hemen yardıma gelecek olursa müminlerin sabretmeleri ve Allah’ın emrine aykırı davranmaktan sakınmaları şartıyla özel işaretli 5000 melekle desteklenecekleri de müminlere haber verilmiştir. Kürz müşriklere yardıma gelmekten vazgeçtiği için bu melekler de gelmemişlerdir. (Elmalılı, II, 1171) Bazı sahabiler meleklerin bizzat kafirlerle savaştıklarını ve onları öldürdüklerini ifade etmişlerdir (bk. Müslim, Cihad, 58; İbn Atıyye, I, 503) (Kaynak: http://www.sorularlaislamiyet.com/soru/204896/bedir-savasinda-kac-melek-gonderilmistir.html)Ali-imran-42 – Hani Melekler dediler ki: “Meryem! Muhakkak ki Allah seni seçti. Seni tertemiz kıldı hatta seni dünyadaki bütün kadınlara üstün kıldı.
Meryem-19 – Ruh: “Ben” dedi”, “Rabbinden sana gelen bir elçiyim. Sana tertemiz bir erkek çocuk hediye edeyim diye geldim”
Hz. Meryem’le konuşması için melekler gönderildi denmesine karşın diğerinde Hz. Meryem’le konuşan tek bir melektir. Cevap: Hz. Meryem’le bir kere konuşulmamış, yeri gelmiş bir melek(Cebrail tek başına) gitmiş, yeri gelmiş birden fazla melek gitmiş. Hepsi doğrudur.Ali-imran-42 – Hani Melekler dediler ki: “Meryem! Muhakkak ki Allah seni seçti. Seni tertemiz kıldı hatta seni dünyadaki bütün kadınlara üstün kıldı.
Casiye-16 – Gerçekten Biz İsrailoğullarına, kitap, hükümranlık, hikmet ve nübüvvet verdik.Onları helâl ve has nimetlerle rızıklandırdık ve onları insanlara üstün kıldık.
Kim daha üstün? Cevap: Basit bir mantık hatası kaynaklıdır. Meryem kadınlara üstündür. İsrailliler bir kısım yetenek özellik bakımından diğer insanlardan üstündür, fakat manevi bakımdan değil.Nisa-15 – Zina eden kadınlarınız hakkında dört şahit isteyin. Eğer dört kişi şahitlik ederlerse, ölüm kendilerini alıp götürünceye veya Allah kendilerine bir yol gösterinceye kadar onları evlerde alıkoyun. 16 – Sizden bir çift fuhuş yaparsa onlara eziyet edin. Eğer tövbe edip hallerini ıslah ederlerse onları cezalandırmaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tevvab ve rahîmdir: (tövbeleri kabul eder ve çok merhametlidir).
Taha- 116 – Düşünün ki Biz, bir vakit meleklere: “Âdem’in önünde (Allah’a) secde edin” dedik, hepsi secde ettiler, yalnız İblis diretti.Kehf-50 – Hani bir zaman Biz meleklere: “Âdem’in önünde (Allah’a) secde edin!” deyince, onlar da derhal secdeye kapanmışlardı. Ne var ki İblis eğilmemişti. O cinlerden idi. Rabbinin emrinin dışına çıktı.İblis melek mi cin mi? Cevap: Allah’ı görerek ona iradesizce itaat etmiş olanlar melek ya da melek gibi olur. Çünkü seçim şansları ve iradeleri yoktur. Bunun yanında melekler Allah katında yüksek mevkilere sahip olurlar. İbliste esasında cindir. İradesi vardır ama Allah’ı görüp de itaat ettiği için melek gibi olmuş, onun katında yükselmiştir. Ama insana kini yüzünden iradesiyle inkara sapmış o mevkiden düşmüştür. Zaten ayetlerde iblisten başka melekler denmiş iblisin melek olduğu söylenmemiştir.bu kıssayla Allah, iradesini kötü yönde kullananların kibirli olduklarını ve alçaldıklarını göstermiştir.
Naziat-27 – Siz ey haşri inkâr edenler: Düşünün, sizi yeniden yaratmak mı zor, yoksa gök âlemini mi? İşte bakın: Allah onu nasıl da sağlam bina etti. 28 – Allah onu direksiz yükseltti ve kusursuz işleyen bir sisteme bağladı. 29 – Gecesini karanlık, gündüzünü parlak şekilde açığa çıkardı. 30 – Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı.
Bakara-29- O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti). O, her şeyi hakkıyla bilendir.
Önce gök mü, yoksa yer mi yaratılıp “döşendi”?*cevap; yerküreyi döşemekle (varetmekle) orayı şekillendirip diğer nimetleri yaratmak başka şeylerdir, bunun yanında gökyüzünü yaratmak ve onu 7 kat halinde tanzim etmek te ayrı şeylerdir. Günümüz (öz)Türkçesinin kelime haznesi köklü arap dili kadar gelişmiş ve geniş değildir o yüzden Gökle ilgili bir terim Türkçeye direk gök, yada yeryüzüyle ilgili bir terim Türkçeye direk yeryüzü diye geçmiştir.
Bakara- 48 – Öyle bir günden sakının ki o gün hiç kimse başkasının yerine bir şey ödeyemez, kimseden şefaat kabul edilmez, hiç kimseden fidye alınmaz, hem onlara yardım da edilmez.
Taha-109 – O gün, Rahman’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.
Hesap Gününde Allah’tan başkası şefaat edebilir mi? Cevap: İnançsızlar birbirlerine şefaat edemez birbirlerini kurtaramazlar, ama inançlı olan; Allah’ın dilediği veli kulları, Müslüman olup da günah işlemiş bir kısım kimselere şefaat edebilir.
Bakara-62 – İman edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar, Sabiîler… Her kim Allah’a ve âhiret gününe (gerçekten) iman eder ve amel-i salih işlerse, elbette onların Rab’leri yanında mükafatları vardır.
Beyyine-6 – Gerek Ehl-i kitaptan, gerek müşriklerden olan kâfirler, hem de devamlı kalmak üzere cehennem ateşindedirler. Onlar bütün yaratıkların en şerlisidirler.
Hz. Muhammed (sav)’in tebliğinden sonra Müslüman olmayan Ehli Kitap cennete girebilir mi? Cevap: İslam’dan önce yaşamış ve İslam’dan haberi olmayan diğer tek tanrı inancına mensup, Allah için iyi kimse olanların yaptıklarını Allah zayi etmeyecek onları affedecektir ama İslam’dan haberi olduğu halde kendi dinlerinin bozuk olduğunu bildikleri halde İslam’a inanmayanlar inkarları ve doğru yoldan sapmaları sebebiyle affedilmeyecek
Al-i İmran- 159-…ve işleri onlarla müşavere et. Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah’a tevekkül et. Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever.
Şura -38- …İşlerini istişare ile yürütürler, kendilerine nasib ettiğimiz imkânlardan hayırlı işlerde sarf ederler
Ahzab-36 –Allah ve Resulü herhangi bir meselede hüküm bildirdikten sonra, hiçbir erkek veya kadın müminin, o konuda başka bir tercihte bulunma hakları yoktur. Kim Allah’a ve elçisine isyan ederse besbelli bir sapıklığa düşmüş olur.
İstişare var mıdır yok mudur? Cevap: Bunu yazanın yönetim bilimleri konusunda kara cahil olduğunu söylemek zorundayım. Çünkü; her devlette her işte, istişare, ortak karar mekanizması ile çalışılarak beyin fırtınası yapılır ama bu istişare sonuçlarından son kararı yani yapılması gerekeni lider karar verir, son karar liderden çıkar. Aksi takdirde istişarelerin başında lider olmazsa yönetim ve idare olmaz çünkü herkes kendi fikrinin yapılmasını ister. Nitekim her devlet yönetim kararlarını önce milletvekilleriyle bakanlarla istişare eder (demokratik şekilde) sonuçta son karar başbakan ya da cumhurbaşkanı verir.
Kehf – 80 – Oğlan çocuğuna gelince: Onun ebeveyni mümin insanlar idi. Bu çocuğun onları ileride azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.
Burada korkan kim? Eğer bu söz Allah’a ait ise (haşa) korkmak Allah’ın yüceliğine gölge düşürür. Eğer bu söz Musa’nın yanındaki kişiye ait ise, bu kişi hangi yetkiyle masum bir çocuğu suç sabit olmadan öldürür. Zira korktuk demek bu böyle olabilir ihtimal vardır anlamındadır. İhtimal üzerine bir çocuğu katletmek cinayet değimlidir? Asıl gelmek istediğim nokta ise; Allah, bir taraftan müminleri saptırmasın diye masum bir çocuğu bir kulu vasıtasıyla öldürtüyor, diğer tarafta kıyamete kadar şeytan diye bir mahluku bütün yarattığı kullarının başına musallat ediyor ve onları saptırması için ona kıyamete kadar izin veriyor? Neden insan hem yoldan çıkarılıyor hem de yolda tutuluyor?
Cevap: Daha önce defalarca açıklandığı üzere hepsi imtihan, insanın derecesini ve başarısını yükseltmek için.. İnsan imtihana muhtaçtır şeytanda bir imtihan aracıdır, diğer her şey gibi, insan her şeyi iyi ve kötü yönde kullanabilir gözümüzle harama da bakabiliriz hayırda okuyabiliriz, ateşle yemek de pişirebilir insanları da yakabiliriz, tüm yaratılanlar imtihan aracıdır. Şeytanda sözünü dinlerseniz zararlıdır dinlemez nefsinizi kontrol altına alırsanız ise insanı yüceltir, iradesini kuvvetlendirir. Allah’ın korkması ise anne şevkatiyle sevdiği kullarının kötü yola düşmesindendir. Çocuğun öldürülmesi ise zaten canı Allah vermiştir, kısa olan dünyalık canı alıp gerçek olan ahiret hayatında herkese adaletin gerektirdiğini verecektir.
Allah (haşa) neden korkmaktadır. Nasıl ki bir polis işi icabı halkın zarar görmesinden korkar, aslında bu onun korkaklığından değil halka sevgisinden işine düşkünlüğündendir. Bunun asıl adı fedakarlıktır, çünkü kendi nefsi için korkmamaktadır, başkalarını düşünmektedir.
Hac -47 –… Bilin ki Rabbinizin ölçüsüyle bir gün sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir.
Secde -5- Sonra bütün bu işler, sizin hesabınıza göre bin yıl tutan bir günde O’na yükselir.
Mearic – 4 – Melekler ve Rûh, O’nun arşına; miktarı ellibin sene olan bir günde yükselirler.Allah katında bir gün 1000 yıl mıdır, yoksa 50000 yıl mıdır? Cevap: İzafiyet teorisinden de bildiğimiz gibi zaman göreceli bir kavramdır. Öyle şeyler meydana gelir ki 1000 yıl olan süre o vakit 50000 yıl gibi olur. Meleklerin inme olayı standart 1000 yıl olayından farklıdır. Gene bir ayette Allah katında bir günün 1000’lerce güne denk olduğu söylenmiştir. Kainatın 6 günde yaratılması da gene zamanın izafiliği ile alakalıdır.Alak suresi – 1 – Yaratan Rabbinin adıyla oku, 2 – İnsanı yapışkan bir hücreden yaratan.
Furkan 54 – İnsanı bir parça sudan yaratıp da soy ve evlilik bağından oluşan bir sülale haline getiren de O’dur.
Hicr -26 – Biz insanı kara çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.
Meryem-67- O insan hiç düşünmüyor mu ki, o hiçbir şey değilken Biz onu yaratıp var ettik?İnsan neyden yaratılmıştır? Kan pıhtısından mı, sudan mı, balçıktan mı, topraktan mı, hiçbir şeyden mi? Cevap: Kafirlerin soruları/inkarları insana beyin zelzelesi yaşatacak cinsten mantık katliamı yapıyor. Acaba bu soruları soranlar sosyal hayatta nasıl hayatta kalabiliyorlar? Normal IQ: “karşıdan karşıya geçmeden 1-önce sağa bakınız. 2-sonra sola bakınız.” -Kafir: “sağa mı bakacaz sola mı?” –“ERROR 404! …
(“ …İnsan hem sudan hem topraktan hem de kan pıhtısından yaratılmıştır. İnsanın yapısında mesela bir hücrede su vardır topraktaki elementler vardır, su toprak birleşir çamur balçık olur, sonra Allah’ın şekil vermesiyle canlılığa bürünür kan pıhtısı olur. Hepsi doğrudur. Zaten bu ayetlerin çoğunda embriyolojiden yani insanın anne karnındaki evrelerinden bahsedilmiştir. Hiçbir şey değil iken yaratılmak ise minimum zeka seviyesinde birinin anlayacağı; insan hiç yokken biz onu yarattık var ettik yoktan var ettik manasındadır.
Bakara-285 – …müminler de. Onlardan her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine iman etti. “O’nun resullerinden hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz” dediler…
Bakara-253- İşte şimdiye kadar zikrettiğimiz resûllerden kimini kimine üstün kıldık. Allah onlardan bazısına hitap buyurdu, bazısını birçok derecelerle yükseltti.
Peygamberler eşit mi yoksa üstün olanı var mı? Cevap: Görüldüğü gibi Bakara-285’te müminler “gelen her peygambere ayırt etmeden hepsine inanırız” demişlerdir. Allah her peygamberin derecesinin eşit olduğunu söylememiştir. Hepsini peygamber saymakla, peygamberlerin derecesinin farklı olması farklı şeylerdir, ikisi de doğrudur.
Enam-92- İşte bu da bir feyiz kaynağı ve daha önceki kitapları tasdik edici olarak, bir de hem Anakenti, hem de bütün çevresindeki insanları uyarman için indirdiğimiz bir kitap!
Yusuf-104 – …Kur’ân, sadece bütün insanlar için bir derstir, evrensel bir mesajdır.
Kur’an Mekke ve çevresine mi yoksa tüm insanlara mı geldi? Cevap: Ayetlerde açık açık Mekke ve çevresine yani tüm dünyaya indirildi deniyor. Mekkeliler’de dünyalıdır onlarda İslam’dan nasiplenecektir diğer şehirlerde. Kuran’da tek tek bütün şehirler için gönderildi denseydi gene hepsi doğru olacaktı.
Saffat-125-… Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı, o en güzel Yaradanı bırakıp hâla Ba’l’e tapmaya mı devam edeceksiniz?”
(haşa) Allah tan başka yaratıcı mı var? Cevap: Kuran tevhid inancını anlatmak için gelmiştir. Bu gibi ifadelerden, başka ilahların varlığını düşünmek tabii ki mümkün değildir. O halde, Kur’an’da böyle bir üslub kullanılarak ne kastedilmiştir, ne ders verilmek istenmiştir?
“halk”/“yaratma” kelimesi Arapça’da yoktan var etmek anlamında kullanıldığı gibi, “güzelce ölçüp biçmek, yapmak, inşa etmek” anlamında da kullanılır. İkinci anlamıyla yaratma kelimesi hem Allah hem de insanlar için kullanılabilir. Buna göre, “Ahsenü’l-Hâlıkîn” gibi tabirler, insan aklının algılamasına yardım eden bir düzeyi göz önünde bulunduran bir ifade tarzıdır. İnsanoğlu, bazen bazı sanatları gözünde öyle büyütür ki, onları yapan ustaları takdis edercesine bir paye verir. İşte Kur’an, kullandığı bu gibi ifadelerle, o gibi insanlara ders veriyor ve Allah’ın yaratması ile insanların ustalığı arasında yerden göğe kadar fark olduğunu bildiriyor, insan aklının dikkatini çeken Ahsenü’l-Hâlıkîn / Hayru’l-Fasılin / Erhamu’r-rahimin (iş yapan ustalarını en güzeli/işleri çözüme kavuşturanların en iyisi/merhamet edenlerin en merhametlisi) gibi tabirlerle akıllara başka yönden hitap ediyor. (kaynak: http://www.sorularlaislamiyet.com/article/16232/allah-kur-an-da-ahsenu-l-halikin-yaratanlarin-en-guzeli-demektedir-sanki-baska-yaratan-yaraticilar-varmis-da-onlarin-arasindan-bu-isi-en-guzel-yapan-allah-mis-gibi-bir-mana-cikiyor.html)
Kuran’da hata çelişki arayanlara cevap:
Sonuç olarak çelişkili olduğunun düşünülmesinin nedeni ayetleri konu bütünlüğü içinde yorumlamamak, yani benzer kelimeler bulunan farklı yargılar içeren ayetleri aynı konudan bahsediyor zannedip çelişki sanmak. Mesela; Önerme 1-“Ali (ona iyi davranan) insanları çok seviyor.” Önerme 2- “Ali (ona kötü davranan) insanları hiç sevmiyor.”
Şimdi parantez içini kaldır, bak ali kendiyle çelişiyor. Bu ayetlerin çelişmesi durumu da bundan ileri gelmektedir. Kur’an, apaçık bir yol göstericidir (anlayana) ve Kur’an üstü kapalı bir kitaptır, (inkar etmek isteyen herkese)
Her zaman belirttiğimiz gibi; kötülüklerin nedeni ya cahillik ya da art niyet. Eğer cahillikse doğal karşılarız çünkü insanlar yaptıkları yanlışların çoğunu cahillikten yapar. İlim aldıktan sonra yani örneğin bu kitabı okuyup işin aslını anladıktan sonra hakikat anlaşılacak cahillikle yapılan hatalar düzeltecektir. Ama bilinçli şekilde art niyetle yapılıyorsa yapacak bir şey yok, çünkü uyuyan bir insanı uyandırabilirsiniz ama uyuma rolü yapanı asla. O nedenle inanmamakta direten, insanları kötülük yoluna sürüklemek isteyen kafirler, değişik kombinasyonlar kullanarak çelişki diye bir çok iddia öne süreceklerdir.
Çelişki diye sunulan diğer örneklerde yukarıdaki şablondan olacağı ve ancak cahilliğin yok edilmesiyle çözüleceği için burada hepsini yazmaya lüzum görmedik. Bakmak isteyenler; sorularlaislamiyet.com, islamüstündür.com gibi sitelerden çeşitli örneklere bakabilir.
Kehf-1 – Hamd O Allah’a mahsustur ki kuluna kitabı indirdi ve onun içine tutarsız hiçbir şey koymadı.
Hicr-9 – Hiç şüphe yok ki o zikri, Kur’ân’ı Biz indirdik, onu koruyacak olan da Biz’iz.
Allah, yüzyıllar, binyıllar boyunca, tüm milletler tarafından anlaşılacak açıklıkta, net, insanları/Müslümanları birbirine düşürmeyecek bir kitap yazamaz mıydı?
Kuran öyle bir kitaptır ki inanan insan onu okuyup mana aleminin altından girip üstünden çıkarken, inançsız insan onu okuyunca “Çelişki var bu beşer sözüdür, nasıl inanırsınız?” diyebiliyor. Ruhu hakka açık olanı havalandıran, kalbi kararmış ruhu hakka kapalı olanı saplandığı inkarda daha da batıran bu kitap imtihan dünyasının bir mucizesi değil de nedir. Zaten her okuyan inansa imtihan olmazdı, zaten Allah herkesin inanmasını isteseydi, iradeyle gönülden inanç istemeseydi göklere yıldızlarla “lailaheillallah” yazardı, ya da kendisini açıkça gösterirdi. Öyleyse iradesiyle hakka teslim olan iyiye yönelen insan kuran ile uçacak, iradesiyle haktan yüz çeviren nefsine tapan insan ise yalan yanlış manalar çıkartıp kendini haklı göstermeye çalışacaktır. Nitekim bu dünya imtihan dünyasıdır.
Bakara-26 – Allah gerçeği açıklamak için bir sivrisineği, hatta onun ötesinde olan bir şeyi misal getirmekten çekinmez. İman edenler onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu bilirler. Kâfirler ise “Allah böyle misal vermekle ne kasdediyor” derler. Allah bu misal ile birçoklarını şaşırtır, yine onunla bir çoklarını yola getirir; ancak bununla fâsıklardan başkasını şaşırtmaz.
Onlarca din alimi, inançta zirve yapmış alimler Kuran’da çelişki olduğunu anlamamışta bizim agnostikçiler, ateistler, komünistler, sosyalistler, darwinistler ve daha nice İslam düşmanlarının ülkemize soktuğu onca pislik iki okumayla Kuran’da çelişki olduğunu anlamış!
Kuran ayetleri hakkındaki alimler arasındaki ihtilaf ayetlerin çelişkili değil geniş anlamlı olmalarındandır. Bazı alimler ayetin bir manasını kabul eder bazıları etmez. Derine inildiğinde çıkacak konulardır. Zaten tüm Müslümanlar ufak tefek farklı uygulamalar dışında düşünce ve diğer her şeyde bir beraberdirler. İslam’dan çok uzağa kaçan (şia gibi) batıl mezheplerinse zaten Kuran’da hadiste yeri yoktur ve İslam düşmanlarının İslam’ı değiştirme çabalarının ürünüdür.